|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 66245661 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 28/04/2011 03:46
FIRINLANMIŞ GIDALARDA AKRİLAMİD BİR TÜRLÜ ENGELLENEMİYOR!
EFSA, Gıdalardaki akrilamid seviyesini düşürmede başarısız olunduğunu bildirdi…
Cipsler, Bisküviler,Tost ve Sandoviç cinsi Ekmekler, Kavrulmuş Kahveler, Krakerler ve Kızartılmış Patatesler risk taşımaya devam ediyorlar
Daha önceki araştırmalarda, Akrilamidin yüksek sıcaklıklarda hazırlanmış bazı gıdalarda, gıdanın bünyesinde oluştuğu ortaya çıkmıştır.
2002 yılında İsveç ulusal gıda merkezi yüksek sıcaklıkta işlem görmüş gıdalarda akrilamidin yüksek boyutlarda oluştuğunu ortaya koyan bir rapor yayınladı. Daha sonra, Hollanda, İsviçre,Norveç, İngiltere ve ABD gibi ülkelerde pişirilmiş ve sıcak işlem görmüş gıdaların pek çoğunda akrilamidin oluştuğunu ortaya koyan çalışmalar yapıldı.
Halen, akrilamidin gıdalarda nasıl oluştuğuna dair bilgi ve anlayış yeterli değildir ve bilinen şu ki; yüksek sıcaklıklarda pişirilmiş veya işlem görmüş bazı gıdalarda, tabii olarak oluşmaktadır ve yüksek sıcaklıkta bekleme süresi ile de artmaktadır.
Bugüne kadar akrilamid oluşumunun en büyük değerleri nişastalı (patates ve mısır gevreği, patates kızartma, tost edilmiş ekmek, bisküvi, kraker ve cips gibi) ürünlerde bulunmuştur. Gıdalarda oluşmasının artma veya azalma şartları kadar, gıdalarda akrilamidin niçin oluştuğunu izah edebilmek için daha fazla araştırmayı gerektirmektedir.
Farelerdeki araştırmalar, akrilamidin pişirmeye bağlı olarak oluşan diğer bilinen belirli kanserojenlere benzer bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. İnsanlar için, gıdalardaki kanser oluşturan ajanların izafi gücü bilinmemektedir. Mamafih diyetteki akrilamid düzeylerinin, diğer bilinen kansorejenlere nazaran daha yüksek oluşması muhtemeldir.
Buraya kadar verdiğimiz bu bilgiler 02.03.2005 tarihinde yayınladığımız
GIDALARDA AKRİLAMİD NEDİR? başlıklı makalemizden alıntılanmıştır.
Bu konuda Avrupa Birliğinde üç yıldır sürdürülmekte olan çalışmaların bugün geldiği merhaleyle ilgili EFSA’nın yayınladığı bir deklerasyonu kamu oyu ile paylaşmanın önemli olacağını düşünüyoruz.
EFSA’nın son açıklaması:
Gıdalardaki akrilamid seviyelerini indirgeme maksadı ile sürdürülen Avrupa izleme projesinin son sonuçlarına göre, değerlendirilen 22 besin grubunun sadece üçünde daha düşük değerler bulundu.
Akrilamit, yüksek sıcaklığın etkisiyle şeker ve asparajin adı verilen bir aminoasit arasında gerçekleşen reaksiyon sırasında oluşur. Maillard reaksiyonu olarak da adlandırılan bu reaksiyon ızgara veya fırınlanarak pişirilen gıdaların kahverengileşmesine ve bilinen tadına yol açar.
Başarı mı?
2005 yılında, EFSA kanserojen ve genotoksik özellikleri olan bu maddenin gıdalarda olası bir sağlık tehdidi oluşturduğunu bildirmişdi. Iki yıl sonra 20 AB üyesi ve Norveç’in yer aldığı bir yıllık izleme programı başlatıldı. 2007’de 3,350, 2008'de 3,728 ve 2009'da 3, 3287 yeni bilgi elde edilerek bunlar mukayese edildi.
EFSA 2007 ila 2009 yılları arasındakarşılaştırdığı verilere göre, sadece krakerlerde, bebe bisküvilerinde ve zencefilli çöreklerde akrilamit seviyesinde düşme eğilimi olduğunu bildirmiştir.
Bu üç yıllık süre içinde bu maddelerin düzeylerinin aslında net olarak kıtır ekmek ve hazır kahvede arttığı tespit edildi. Patates cipsi, fırınlanmış patates, kahvaltı gevrekleri, kavanozlanmış bebek mamaları, işlenmiş tahıl bazlı bebek mamaları ve ekmekler(türü belirtilmeyen) olmak üzere altı grupta ise bir değişiklik olmadı.
En yüksek akrilamit miktarı patates cipsleri ve kahve ikamelerinde bulundu. Bu kahvelere hindiba veya arpa gibi hububatdan elde edilen kahve gibi içecekler dahildir.
Akrilamid üst sınır ortalama seviyeleri kahve ikameleri için 1504 mikrogram/kg ve yumuşak ekmek için 37 mikrogram/kg arasında değişmektedir. Bu rakamların en yüksek değerleri kahve ikamesi için 3976 ve patates için 4804 μg/kg olarak gözlemlenmiştir.
Bu araştırma raporu aynı zamanda Avrupa’da farklı yaş gruplarında akrilamide maruz kalma seviyelerinin önceki yıllara benzer olduğunu gösterdi.
Bu da demektir ki, 2005 yılında (AB Gıda ve İçecek Sanayii Konfederasyonu) CIAA tarafından gıdalardaki bu kimyasalın seviyesini düşürmek için başlatılan çalışmalar şimdiye kadar pek önemli bir fayda sağlamamıştır.
Raporda da“önceki yıllardaki akrilamid raporlarında olduğu gibi akrilamid engelleme uygulamasında elde edilen başarının çok düşük olduğu sonucuna varılmıştır" denildi.
Daha Fazla Zaman Gerekiyor
Raporda ayrıca, 22 besin grubunun 8'inde Avrupa'daki eğilim konusunda bir bilgi elde edilemediği ve gofret, kahve, müsli ve pürede ise yeterli bilgi sunulamadığı belirtilerek, eldeki verilerin sınırlı olduğu vurgulandı.
EFSA uzmanları, tüm gıda gruplarındaki eğilimleri ortaya koymak için 3 yılın yetersiz olduğunu ve üye ülkeler arasındaki test yöntemleri ile alınan örnek miktarlarının birbirinden farklı olmasının mevcut durumu daha da karmaşık hale getirdiğini ifade ettiler. Gerçek eğilimleri rastgele sapmalardan arındırarak doğru sonuçlara varmak için daha istikrarlı ve uzun vadeli bir çalışma gerekmektedir dediler.
Denetçiler şu sonuca vardı: "Genel olarak patates kızartması gibi, yumuşak ekmek, kavrulmuş kahve, bisküvi gibi besin gruplarında akrilamit düzeylerini düşürmek, akrilamide maruz kalmayı azaltma yolunda önemli bir mesafe katedilmiş olacaktır.”
Sonuçta, EVSA’nın deklerasyonunda ismi ön plana çıkan endüstri ürünlerinden mümkün mertebe uzak durmanın sağlığımız yönünden önem taşıyacağı anlaşılmaktadır.
Haber Kaynağı:
foodproductiondaily
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 4.73 Toplam Oy: 15
|
|
|
|
|
|