GİMDES BAŞKANI GAZİANTEPTE…
Hoşgeldiniz: Gıda Raporu - Yediklerimiz İçtiklerimiz Helal mi?
ANA SAYFAHELAL-HARAME KATKI MADDELERIZIYARETCI DEFTERI
URUNLERDE KATKI MADDELERIYENIDEN GIDA RAPORUSIK SORULAN SORULARNEDEN UYE OLMALIYIZ?


· Ana Sayfa
· En çok okunanlar
· Konular
· Makale Arşivi
· Site İçi Arama
· Sitemizi Tavsiye Edin
· İrtibat / Eleştirileriniz
· Ziyaretçi Defteri

RADYO GIMDES

Dergi Abonelik

Son Çıkan Kitaplarımız
Helal Lokma kitabı

EDITOR'DEN
  • Bu Site Niçin kuruldu?
  • G?da Raporu Kitab? Hakk?nda
  • Muhterem Ziyaretçilerimiz!
  • Üretici, ?thalatç?, Sat?c?, Kamu Yöneticisi ve Tüketicilerimize Duyurudur
  • G?da Günlü?ü Hizmetinizde
  • Domuz Tart??mas?
  • Okuyucu Sorular?na Cevab?m?z

  • Site İstastiği
    şu ana kadar
    65390363
    sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003

    Reklamlar

    Çocuk Egitimi

    Helâl Erleri

    YASAL UYARI

     

    GİMDES BAŞKANI GAZİANTEPTE…


    Gönderen:huseyin Tarih: 28/03/2008 15:02
    g.antep GİMDES BAŞKANI GAZİANTEPTE…
    29 Mart 2008 Cumartesi günü ERDEMLİLER CEMİYETİ’nin davetlisi olarak Editörümüz ve GİMDES Başkanı Dr. Müh. H.K.BÜYÜKÖZER, “YAŞAM TARZIMIZ VE GIDALARIMIZ” konusunda öğleden sonra Hanımlara, akşam da Beylere olmak üzere iki konferans vermek üzere GAZİANTEP’e gitti.Bu seyahatinde GİMDES Sekreteri Harun YİĞİTTÜRK de eşlik etti.
    Konferansta özetle;

    YAŞAM TARZIMIZ

    Yakın zamana kadar,bu diyarlarda mahalli tabiat şartlarının üzerine sıkı sıkıya giydirilmiş İslam kisvesinin şekillendirdiği bir Yaşam Tarzımız vardı. Bu Yaşam Tarzında insanlar arasında kardeşlikler vardı, komşuluklar vardı, müşterek sevinçler, müşterek üzüntüler yaşanırdı, sevgiler, aşklar vardı, alış verişler, ortaklıklar vardı, hanımların hicabı olan tesettürler mukaddes kabul edilir ona uzanan eller kırılırdı, Kimsenin malına kimsenin gözü takılmazdı. Helalinden yemek, helalinden içmek hayatın temelini teşkil ederdi. Bu muazzam nizam adeta üç kelimede özetlenebiliyordu. HAYAT İMAN VE CİHAT.

    Bir asır var ki bu yaşam tarzına hasret kaldık. Batılı eşkiyalar adeta bir gece baskını gibi harimimize girdiler ve her yerimizi, her şeyimizi tarumar ettiler. İmamesi kopartılmış tesbih taneleri gibi darmadağan olmuş bir ümmet var karşımızda.

    Kaybettiğimiz Yaşam Tarzımız yerine dayatılan bize yabancı, bizi adeta zehirleyen güya modern, güya batılılaşma ürünü dejenere bir yaşam tarzı ile cebelleşiyoruz bugün. Her geçen gün bizi asırlar boyu dünyaya adeta efendi yapan İslam ayaklarımızın altından kayar gibi oluyor. Gafleti birakıp, sahip çıkmazsak korkarım birgün İslam bizi terkeder.

    Allahım bizi İmansız, bizi İslamsız bırakma!...

    g.antep1 BİZE SUNULAN GIDALAR
    Yakın zamanımıza kadar, Müslümanlar ,hangi yiyeceğin helal,hangi yiyeceğin haram olduğuna kolayca karar verebiliyordu. Kur’an ve sünnet bize kolayca anlaşılabilecek kurallar bildirmiştir. Bu zaman diliminde gelişen gıda endüstrisi, gittikçe yaygınlaşmış, klasik yiyecek ve içeceklerimiz dahi yeni teknolojilerde üretilir duruma gelmiştir. Hergün yediğimiz ekmek gibi. Bunun yanında bilinmeyen birçok yeni gıda çeşidi ortaya çıkmıştır. Coca Cola, ciklet,çikolata, bisküvi, kraker, cips, marşmellow, toffi, krem şanti, puding, ketçap, mayonez, salam, sosis v.s. gibi.

    İKİ ÖNEMLİ SORU
    Bu durum Müslüman tüketiciyi kolayca çözemediği iki soru ile karşı karşıya bırakmıştır. Bize sunulan yiyecek ve içecekler Helal mi?
    Bize sunulan yiyecek ve içecekler sağlığa uygun mu?
    İkinci soruya yanıt bulmakta zorluk çekilmiyor Zira bu konuda Müslümanı, gayrimüslimi çalışmalar yapmakta. İnternette bile konuyla ilgili pek çok sayfaya ulaşmak mümkün olmakta. Bu araştırmalarda genellikle, her türlü alerjik astım, kanser, bağışıklık sistemi ve çocukların beyinsel gelişmelerine menfi etkiler yapabilecek katkı maddeleri üzerinde durulmaktadır. Maalesef Müslümanların bu sahada dahi bir tek çalışmasına rastlayamıyoruz.

    Birinci soruya gelince. Katkı maddelerinin ve Endüstriyel gıda maddelerinin Helal mi? Haram mı? sorusuna kesin ve tam cevap verebilmek için ciddi çalışmaların ve araştırmaların yapılmasını gerektirir. Bunun için İslam alimi hoca efendiler, doktorlar, gıda mühendisleri, kimyagerlik mesleğinde olan Müslümanlarla işbirliği yaparak, gerekli içtihatları ortaya koymak zorundadırlar.

    Birkaç örnekle konumuzu açmaya çalışalım." dedikten sonra E441jelatin, E471mono ve digliserid, E921sistain, öksürük şuruplarında alkol, süni tatlandırıcı E951aspartam, E120karmin örnekleri ile gıdalar, ilaçlar ve kozmetiklerde kullanılan katkı maddelerinin sağlık ve dini bakımdan mahzurları ve zararları üzerinde çarpıcı açıklamarda bulunan konuşmacı, devamında dünyada uygulanmakta olan Musevilerin Kosher sertifikalı ürünlerden bahsetmiş

    g.antep2 MÜSLÜMAN OLARAK BİZİM DE HAKKIMIZ YOK MU? sorusuna cevap olarak
    "Müslümanlar olarak, bizim de en az Musevîler kadar inançlarımıza uygun yaşama, yeme, içme ve tedavi olma hakkımız vardır. Ancak bu hakkı hak etmek gerekir. Kimse, kimseye bedava hak vermiyor bu dünyada." vurgusunda bulunmuş ve devamla

    " Bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Ancak zaman ister. Bu açıklamalarımız dahi olayın hem sağlık ve hem dinî hayatımız için ne kadar vahim ve riskli olduğunu göstermeye yeterlidir.

    İnsanımızın hem sağlık ve hem de dini hayatının güvenliğini sağlayabilmek için en son teknoljik bilgi ve cihazlarla donanmış, din alimleri ile konunun teknokratlarını bir araya getirmiş ve toplumumuzun güvenini kazanmış bir sivil toplum kuruluşuna ihtiyaç vardır.Bu kuruluş da bugün kurulmuş bulunmaktadır. Kısa adı GİMDES olan bu kuruluş tüketicilerle, samimi ve dürüst üreticilerin ilgisini beklemektedir."

    MÜSLÜMAN TÜKETİCİLER OLARAK HAKKIMIZI ARAMAK ZORUNDA DEĞİLMİYİZ ?
    Müslüman olarak biz demeliyiz ki “ Arkadaş ! Yiyen yesin, besleyen beslesin, satan satsın, ama ben yemek istemiyorum. İrademin dışında, bilgimin dışında, beni aldatarak kimse bana dinimde haram kılınan, sağlığıma zararlı olan gıda maddesini yedirme hakkına sahip değildir.”

    SON SÖZ
    İçinde bulunduğumuz süreç, toplumsal yapımızı tüketen bir süreçtir. Bu süreçten biran evvel kurtulmak gerekmektedir. Evet! Bağımsız irademizle yeni bir yaşam tarzını düşünmeliyiz. Tarih boyunca bizi biz yapan, manevî değerlerimizle uyumlu, bize yaşama sevincimizi tekrar kazandıracak yeniden Sağlıklı bir yaşam tarzına dönüş yapmalıyız. Bu karar o kadar da korkulacak bir karar değildir. Düşünün 50, bilemediniz 100 yıl öncesine kadar yüzlerce asır yaşamış insanlar bugün vazgeçemiyeceğimizi sandığımız bu ürünlerle yaşamadılar. Ceddimiz Sağlıklı yaşam tarzını uygulayarak asırlar boyu güçlü ve saygın devletler kurdular.

    Toplumumuzun şimdilerde kaybolmuş gözüken doğal ve organik yaşam unsurlarını tekrar gün ışığına çıkarmak herhalde gurur verici bir şey olmalıdır. Hür irademizle önce kendi nefsimizde oluşturacağımız doğal ve sağlıklı yaşam tarzı çevremizde de kabul gördükçe kısa zamanda güçlü bir harekete ulaşacaktır. Başlangıçta kurulu düzenleri ve kısa vadeli menfaatları sebebi ile üreticiler ve satıcılar, bu harekete hemen katılamaya- caklardır. Ama eninde sonunda uymak zorunda kalacaklardır. Bu yeni sürecin ilk adımı şüphesiz mevcut sağlıksız yaşam düzenini boykot etmektir. Boykot sürdükçe ve yayıldıkça üretici ve satıcılar çözüm aramak zorunda kalacaklardır.

    Boykot kararımızı her platformda dile getirmeliyiz. Firmalara, Bakanlıklara mesajlarımızı ulaştırmalıyız. Bir yandan da, evlerimizde, iş yerlerimizde sağlıklı yaşam tarzımızın gereklerini uygulamaya başlamalıyız. Bütün bunları, artık iyice belirgin hale gelmiş Toplumlarımızın felaketini durdurmak için yapmak zorundayız.


     
    Haber Puanlama
    Ortalama Puan: 4.86
    Toplam Oy: 29


    Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

    Kötü
    İdare Eder
    İyi
    Çok İyi
    Mükemmel



    Seçenekler
    Bu Haberi Arkadaşına Gönder  Bu Haberi Arkadaşına Gönder

    

    Gıda Raporu 2003-2017
    1024x768 Ekran Çözünürlüğünde Tasarlanmıştır
    RSS
    Her Hakkı Saklıdır İzinsiz Alıntı Yapılamaz.