|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 65994048 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 13/09/2024 23:48
OKULLARIMIZIN ZİLLERİ YENİ DERS YILI İÇİN İŞBAŞI YAPTI!...
Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER,
Okullarımızın yeni ders döneminin başlatıldığı bu günlerde Okul çocuklarımızın Beslenme ve Okul Kantinleri konusundan bahsederek konuya girmeliyim. Bu bahis, bilhassa çocuk velilerimizin, Okul Aile Birliği görevlilerimizin, okul yönetimlerimizin ve Milli Eğitim Bakanlığı birimleri görevlilerimizin sabırla sonuna kadar okumalarını özellikle rica ediyorum.
Okullar açılıyor. Çocuklarımızı ve anne-babalarını tatlı bir okul telaşı sarıyor. Sokaklarda, pazarlarda, dükkanlarda ve evlerde bu tatlı telaş devam ediyor. Çocuklarımız bugün gönül dünyamızın çiçekleri, yarın ise ülkemizin geleceğinin teminatıdır. O halde çocuklarımızın okul dönemi beslenmelerine ve bu beslenmede önemli bir konum kazanmış olan okul kantinlerinin durumuna bir bakalım hep birlikte diyoruz. Çocuklarımızı beslenmeleri için emanet ettiğimiz okul kantinlerinin kontrolsüz, kalitesiz ve daha da önemlisi, sağlıksız ve inançlarımıza uymayan ürünlerin satıldığı mekânlar haline geldiği herkes tarafından bilinen bir keyfiyettir.
Kola ve Gazlı içeceklerin, Hazır meyve sularının, Cips ve Kalorisi yüksek yiyeceklerin İlköğretim ve Ortaöğretim kantinlerinde Bakanlıklar nezdinde yasaklanmış olmasına rağmen , gerek anne babaların vurdum duymazlığı, gerek öğretmen ve okul yönetimlerinin ilgisizliği ve gerekse bazı kantin yöneticilerinin eski sömürü düzenlerini devam ettirme hırsları sebebi ile geçtiğimiz yıllarda yer yer bu yasaklar uygulanamamış, gözbebeğimiz olan evlatlarımız göz göre göre kantinlerdeki sağlıksız, hatta ekseriya hastalık davetçisi ve en önemlisi çoğunluk müslüman ailelerin çocukları olmaları hasebi ile dini inançlarına aykırı gıdaları tüketmelerine sebep olunmuştur.
Biz diyoruz ki, Okul çocuklarının beslenmesinde şu sağlıklı beslenme ilkelerine dikkat edilmelidir:
• Besin çeşitliliğinin sağlanması
• Sağlıklı vücut ağırlığının korunması
• Lif ve selüloz bakımından zengin gıda maddelerinin tüketilmesi
• Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması
• Vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması
• Tüm gıdaların Helal ve tayyip şartlarda olması
Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Kalp hastalıkları, bazı kanser türleri, allerjik rahatsızlıklar ve osteoporoz (kemik erimesi), katkı maddeli ürünleri tüketen çocuklarda oluşan hiper aktiflik gibi pek çok ciddi hastalığın temeli çocuklukta atılıyor. Bu nedenle çocuklarımız daha küçük yaşlardayken onlara düzenli ve sağlıklı beslenmeyi öğretmek gerekir. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa, çocuğun gelişimi, zekâ düzeyi, bağışıklık sistemi ve güzel huyluluk da o denli güçlenir.
Hal böyle olunca, abur cubura dikkat etmek gerekecektir.
Ama maalesef bütün çocuklar cips, kraker, çikolata ve şekerlemeleri çok sever. Zaten bunlar da çocuklar için üretilir; ama her konuda olduğu gibi bunların da azı karar, çoğu zarardır. Bu tip yiyeceklerin sıkça ve fazla tüketilmesi iştahı kapattığından, çocuğun beslenmesini ve dolayısıyla sağlığını da kötü yönde etkiler. Abur cubur yiyecekleri sık, zamansız ve fazla tüketen çocuklar genellikle kilo alamazlar ve vücutları dirençsiz kalır. Bu nedenle de sık hastalanırlar.
Yeni beslenme alışkanlıklarından fast-food beslenme kalbe zarar vermektedir.
Çünkü daha çok hazır yiyecek satışı yapılan yerlerde uygulanan yüksek ısıda pişirme tekniği, doğal yağların içeriğinde kimyasal değişiklikler oluşturur. Bu besinler başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bu nedenle uzmanlar “fast-food” olarak adlandırılan beslenme alışkanlığının gençler arasında yaygınlaştığı ve kalp krizi geçirme yaşının da giderek düştüğünü vurguluyor. Kalp krizinin 40 yaşın üzerinde yaygın görüldüğü ifade edilse de, son yıllarda Türkiye genelindeki istatistikler gözden geçirildiğinde kalp krizinin 12’li yaşlara kadar indiği görülür. Son yıllarda 12, 15, 17 yaşlarındaki çocuklarımızın ani kalp krizi sonucunda vefat haberleri konunun ne ölçüde önemli olduğunun göstergesidir.
Bu çerçeveden bakınca, okul kantinlerinin vahim durumuna daha bir dikkat etmek gerekiyor.
Çünkü okul döneminde kantinler çocuklarımızın beslenmesinde çok önemli bir yer tutmakta. Çocuklarımız için fast-food yiyecekler daha cazip olduğu için öğle yemeklerini beğenmeyen çocuklarımız, beslenmek için kantine yönelmekteler. İşte bu noktada risk ve tehlike başlamakta. Şöyle ki:
1. Kantinlerde çoğunluk personel hijyeni son derece kötüdür. Gıda hazırlayan çıplak eller aynı zamanda para alışverişi de yapmaktadır. Bu durumda kantinden alınan besinin besleyici olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Para, binlerce kez el değiştirdiğinden ve binlerce kasaya girip çıktığından tam bir mikroorganizma yuvasıdır. Bundan dolayı para yoluyla hastalık bulaşmasına dikkat edilmelidir.
2. Kantin personelinin belli dönemlerde yapması gereken portör muayeneleri düzenli olarak yapılmamaktadır.
3. Kantin sahasının hijyenik temizliği yetersiz olabilmektedir. Okullarda haşere mücadelesi hizmetleri iyi bir şekilde yapılmadığından, eklembacaklılar ve kemirgenler de çocuklarımız gibi beslenmek için kantine gelmekte, ihtiyaçları olan gıdaları fazlasıyla burada bulmakta ve beslenmelerinin akabinde tekrar yuvalarına dönmektedir. Mevcut haşerelerin taşımış olduğu mikroorganizmalar böylece kantinin her yerine ve tabiî ki çocuklarımızın tükettiği besin maddelerine de bulaşmaktadır.
4. Okul kantinlerindeki soğuk hava dolaplarının durumu da iç karartıcıdır. Gıda zehirlenmelerinde gıda kaynaklı etkenlerde en büyük faktör kantin buzdolabıdır. Kantin yetkilisi buzdolabını kullanmayı bilmemekte, soğukluk etkisini ölçememekte ve ürünleri gelişi güzel yerleştirmektedir. Bir de bazı kantinlerde iktisat olsun diye hafta sonları buzdolapları kapatılmakta, bu şekilde çok büyük risklere davetiye çıkarılmaktadır.
5. Okullarda meydana gelen zehirlenmelerin bir çoğunun kimyasal kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bunların en büyük sebebi kullanılan temizlik kimyasallarının gıda maddeleri ile aynı ortamda bulundurulması veya kantin yetkilerinin hiçbir eğitim ve tecrübeleri olmaksızın kendi başlarına kantin bölgelerini ilaçlamalarıdır. Bu, gıda zehirlenmesinde ciddi bir unsur teşkil etmektedir.
Okul kantinlerinin bu iç karartıcı durumu göz önünde bulundurularak, okulların açılmasıyla birlikte yetkililer kantinleri sıkı bir denetime tâbî tutmalıdır. Her şeyden önce, okul kantinleri için ciddi bir yönetmelik ve fiziki şartlar prosedürü hazırlanmalıdır. Bu konuda veliler ve okul yöneticileri ortaklaşa bir kampanya başlatmalı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na durum ciddi bir talep olarak iletilmelidir.
Çocukları tehdit eden bir diğer tehlike de “obezite”dir.
Yapılan araştırmalar, okul çağındaki her on çocuktan ikisinin obez olduğunu göstermektedir. Bu durumda ailelere düşen önemli bir görev, çocuklarını yüksek kalorili yiyeceklerden uzak tutması ve spora yönlendirmesidir. Çünkü obezite çocukluk çağında başlamaktadır ve yeterli önlem alınmazsa bu çocukların büyük bir bölümü özellikle ergenlik çağında obez olmaktadır. Obezite için çocukluk çağında önlem alınmalı, çocukların hayatına hareket ve spor sokulmalı, obezite ile hangi yaşta karşılaşılırsa karşılaşılsın, mutlaka tedavi edilmelidir.
Çocuğun beslenmesiyle ilgili neler yapabilirsiniz?
Öncelikle çocuğunuza anne-baba olarak siz iyi örnek olmalısınız. Babası televizyon karşısında cips yiyen ya da annesi sebzeyi görünce yüzünü buruşturan bir çocuktan aksi davranışları beklemek mümkün değildir. Eve cips, çikolata, kolalı içecekler, hazır meyve suları gibi besinleri almayın. Çocuğunuzu bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmayın. Israr ederse onunla oturup bu tür besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatın, ama sakın korkutmayın.
Çocuğunuzun zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı gelişmeleri için düzenli süt tüketmelerine dikkat etmelisiniz. Zengin bir vitamin ve benzersiz kalsiyum kaynağı olan süt, çocukların özellikle gelişim çağında mutlaka düzenli ve yeterli miktarda tüketmesi gereken bir besin maddesidir. Çocukların sağlıklı beslenmesi ve bunun için yeterince süt içmelerinin sağlanması da, yeni eğitim öğretim dönemi başlarken daha da önem kazanıyor. Sağlıklı gelişme için beslenme çantasına her gün konulacak bir kutu süt, çocukların gerek sağlığında, gerekse okuldaki başarısında etkili olacaktır.
Yapılan araştırmalar, Türkiye’deki okul çağı çocuklarının beslenme alışkanlıklarına ilişkin kaygı verici bir tablo ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, okul çağındaki çocukların yüzde 60 ila 85’i kahvaltı etmiyor. Yüzde 25 ila 43’ü ise sokak satıcılarından alışveriş yapıyor. Süt ve ayran tüketimi ise yüzde 15 ila 25 civarında kalıyor. Bunların yerine, hiçbir besin değeri olmayan kola, renkli/renksiz gazoz türü içeceklerin tüketimi büyük oranlar oluşturuyor. Bu da özellikle ilköğretim öğrencilerinin önemli bir kısmının yetersiz beslenmesi anlamına geliyor.
Türkiye’de yetersiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarından ötürü, çocuklarımız sağlıksız gelişiyor ve bodur kalıyor. Bu sorunu aşmak için çocuğa erken yaşlarda yeterli süt tüketim alışkanlığını kazandırmak gerekir. Çünkü, çocuğun sağlıklı beden ve zihin gelişimi açısından son derece önemli bir yere sahip olan kalsiyum hiçbir besinde sütte olduğu kadar yüksek oranda bulunmuyor.
Okul kantinlerini işletme veya ihale ile kiraya verme yetkisi, okul aile birliklerinin elinde. Kantinlerin denetimi ise okul yöneticilerine bırakılmış. İşletmesi ihaleyle verilen kantinlerden elde edilen net kira gelirinin yüzde 80’i okul aile birliğine, yüzde 10’u ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidiyor. Kalan yüzde 10 ise İl Milli Eğitim Müdürlüğüne veriliyor. Bu durumda okul kantinlerini işleten bütün bu kurumlar, öğrencilerin sağlıksız beslenmelerinin müsebbipleri haline gelmiş oluyorlar. Bu yüzden okul kantinlerinin gıda mevzuatı kapsamına alınması gerekmektedir ve bunun hemen yapılması elzemdir.
Büyük tehlikeler arzeden; bazı okul malzemeleri, bilgisayar oyunları ve cep telofonu kullanımı
Piyasaya çeşitli şekillerde giren ve özellikle de Uzakdoğu kökenli olan ucuz ve kalitesiz boya, oyun hamuru, kokulu silgi gibi kırtasiye malzemeleri, abartılmış “albeni” özellikleri nedeniyle bilinçsizce tüketilmektedir. Gıdalarının konduğu plastik çantalar ve suluklar da eğer kalitesiz ise bu anlamda risk taşımaktadır. Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar, kullandıkları kırtasiye malzemelerini kontrolsüzce ağızlarına götürebilmekte, kullandıktan sonra ellerini ağızlarına veya gözlerine sürebilmektedir. Oysaki bu ürünlerde yer alan boyar ve uçucu kimyasal maddeler, çocukların sağlığı için büyük bir risk oluşturmaktadır.
Çocuklarımızı istemediğimiz davranışlar içerisinde görmek istemiyorsak, internet yolu ile olsun, videolar vasıtası ile olsun çocuklarımıza ulaştırılan ve kültürümüze yabancı bilgisayar oyunları yaygınlık göstermektedir. Bu tehlikelere karşı da dikkatli olmalıyız. Küçük yaşta kullanılan cep telefonları hem ruhsal, hem beyinsel ve hem de vücut sağlığı bakımlardan riskler taşıdığı bir çok bilimsel çalışmalar bildiriyor. Siz siz olun çocuklarımızı bu zararlı uygulamalardan korumalısınız.
Peki, bu gelişigüzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünmüyoruz?
LÜTFEN ÇOCUKLARINIZI KORUYUN!
Zararlı, tehlikeli ve dinen mahzurlu olabilen çeşitli kimyasal katkı maddeli hazır gıdalar yerine, evlerimiz ve okul kantinlerimiz yeni bir gıda diyet formatına döndürülmelidir. Yaş meyve ve bunların taze sıkılmış meyve sularından, yurdumuzda bol miktarda yetişen ceviz, fındık, fıstık gibi kuru yemişlerden, süt, ayran, peynir, zeytin, kepekli, yulaflı unlardan yapılmış ekmeklerden oluşan bir diyet formatının çocuklarımızın “Sağlıklı Beslenme”sine uygun bir format olduğunu düşünüyoruz.
Sizler de bizim gibi düşünüyorsanız, okul yönetimlerinizle, öğretmenlerinizle, okul aile birliklerinizle görüşerek, Milli Eğitim Bakanlığına ve bizzat Bakana ulaşarak bu isteklerinizi bildirip uygulamaya sokmaya çalışınız.
Unutmayınız! SAĞLAM KAFA VE SAĞLAM YÜREK, SAĞLAM VÜCUTTA BULUNUR. SAĞLAM VÜCUTLA YETİŞEN NESİLLER, BU ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR.
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 5 Toplam Oy: 3
|
|
|
|
|
|