CELLALE
Hoşgeldiniz: Gıda Raporu - Yediklerimiz İçtiklerimiz Helal mi?
ANA SAYFAHELAL-HARAME KATKI MADDELERIZIYARETCI DEFTERI
URUNLERDE KATKI MADDELERIYENIDEN GIDA RAPORUSIK SORULAN SORULARNEDEN UYE OLMALIYIZ?


· Ana Sayfa
· En çok okunanlar
· Konular
· Makale Arşivi
· Site İçi Arama
· Sitemizi Tavsiye Edin
· İrtibat / Eleştirileriniz
· Ziyaretçi Defteri

RADYO GIMDES

Dergi Abonelik

Son Çıkan Kitaplarımız
Helal Lokma kitabı

EDITOR'DEN
  • Bu Site Niçin kuruldu?
  • G?da Raporu Kitab? Hakk?nda
  • Muhterem Ziyaretçilerimiz!
  • Üretici, ?thalatç?, Sat?c?, Kamu Yöneticisi ve Tüketicilerimize Duyurudur
  • G?da Günlü?ü Hizmetinizde
  • Domuz Tart??mas?
  • Okuyucu Sorular?na Cevab?m?z

  • Site İstastiği
    şu ana kadar
    65391686
    sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003

    Reklamlar

    Çocuk Egitimi

    Helâl Erleri

    YASAL UYARI

     

    CELLALE


    Gönderen:huseyin Tarih: 01/03/2014 08:19
    ilaclar LEŞ VEYA HAYVANSAL GIDALAR YİYEN HAYVANLAR İÇİN İSLAM FIKHI NE DİYOR?

    Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER


    Dinimizde insanlara etlerini yemelerine izin verilmiş büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvanların yetiştirilmesinde bugün batıdan ithal edilmiş yetiştirme metod ve teknolojileri sebebi ile inanan, dini hassasiyeti olan Müslümanların bu konu ile ilgili sorgulamaları bir türlü bitmek bilmiyor. Embiryodan itibaren GDO uygulaması var mı yok mu?, beslenmede kullanılan yem rasyonu etobur mu, otobur mu?, hormon kullanılıyor mu?, kesimden önce bayıltma varmı yokmu? kesim nasıl yapılıyor, elle mi, giyotinle mi?, kesimden sonra deri veya tüyler nasıl yolunuyor? vs. Bu ve buna benzer sorulara cevap veren yazılarımız sitelerimizde ve kitaplarımızda yayınlanmış olmasına rağmen genelde güvenini kaybetmiş insanlarımız sorgulamalarını bitiremiyor.

    " Sana soruyorlar: Kendileri için halâl kılınan ne? De ki sizin için bütün pâk ni'metler halâl kılındı, alıştırarak ve Allahın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların da size tutuverdiklerinden yeyin ve üzerine «besmele» çekin ve Allahdan korkun, çünkü Allahın muhasebesi çok sür'atlidir.” (Maide.Ayet4)

    " Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.” (Maide. Ayet3)

    Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığına göre, İslâm Dini, insanlara sadece temiz ve zararsız olan yiyecek ve içecekleri (tayyibâtı) helâl, pis olan yiyecek ve içecekleri (habisâtı) normal şartlarda haram kılmıştır.

    Cellâle, arapça bir kelime olup insan ve hayvan pisliği anlamına gelen"cellet" kökünden üretilen ve İslâm terminolojisine göre, murdar hayvanların leşleri gibi necis hayvansal besinleri sürekli olarak (cife) yiyen veya insan ve hayvan artıkları ile diğer zatı necis olan yiyecekleri sade veya karışık olarak yemekle beslenen ve dolayısıyla kokan deve, sığır, koyun, keçi gibi eti yenen dört ayaklı evcil hayvanlarla kanatlı evcil hayvanlara denilmektedir. "

    Binaenaleyh, insan sağlığını tehdit eden Cellâle, pis ve necis gıdalarla beslendiğinden dolayı kendi etleri, sütleri, yumurtaları, derileri, tüyleri, yünleri ve hatta karınlarındaki yavruları da necis ve dolayısıyla zararlı olmuştur.

    " O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri (Tayyibâtı) helâl, pis şeyleri (Habisâtı) haram kılar... "

    İbn Abbas'ın rivâyetine göre, Hz Peygamber (s.a), "bütün köpek dişli yırtıcı hayvanlar ile yırtıcı pençeli kuşların etlerinin yenmesini yasakladı."

    Bu hadisde geçen köpek dişli yırtıcı hayvanlardan maksat, dişleriyle başkalarını kapıp parçalayan ve kendilerini dişleriyle savunan saldırgan hayvanlardır. Bunlar, kurt, ayı, köpek, arslan, kaplan, pars, maymun, sırtlan, kedi, fil, domuz ve gelincik gibi hayvanlardır.

    Keza, yırtıcı pençeli kanatlılar ise, bunlar da tırnaklarıyla kapıp avlayan ve tırmalayan kuşlardır. Bunlar da, kartal, çaylak, alaca karga, yarasa, atmaca ve şahin gibi kuşlardır.Bu her iki tür hayvanların da etlerini yemek haram kılınmıştır.

    Şu halde, Sünen Hadis külliyatında yer alan hadisler açıkça Cellâlenin etinin, sütünün ve derisinin pis olduğunu ve yasaklandığını ifade ederken, yırtıcı dişli ve yırtıcı pençeli hayvanların da etlerinin haram olduğunu ifade etmektedir. Çünkü, bu hayvanlar da sürekli olarak hayvan veya insan leşleri ile diğer artıklarıyla beslenmektedirler. Bunlar, sanki tabii Cellâle hayvanlardır hükmündedir. Müctehitler de, Cellâlenin tüyünü, yününü ve hatta yavrusunu da hadislerde geçen et, süt ve derisine kıyaslamışlardır.

    Mevzumuzu 3 merhalede tamamlamaya çalışacağız

    1.ŞERİAT ne diyor?

    2.Bugünkü durum nedir?

    3.Çözümler

    Kur'ân-ı Kerim'de murdar ölü eti (meyte), kan, domuz eti ve Allah (cc)'ın adıyla kesilmeyen etler aynı kategoride olmak üzere birden çok yerde yasaklanır ve haram oldukları bildirilir: "De ki, bana vahyolunanlar içinde bir yiyenin yemesi için ölü eti (meyte), akıtılan kan, domuz eti-ki, bu gerçekten murdardır- Ya da Allah (cc)'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka haram kılınan bir şey bulamıyorum..." (K. En'am (6) 145; Yakın anlamlar içeren ayetler; Bakara 173; Mâide 3; Nahl 115)

    Buradan hareketle, âlimler; hayvan boğazlandığında akıtılan kanın murdar olduğu, yenmeyeceği ve ondan (herhangi bir yolla) yararlanılamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir (Ibnü'l-Arabî, Ahkâmül-Kur'ân, I/53). Bu ittifakın icma halinde olduğu ifade edilmiştir(bk. Sabûnî, Ahkâmü'l-Kurani, I/160,163). Okadar ki, meşhur Hanefi fıkıhçısı Cessâs, bu maddelerin haram kılınışının her türlü yararlanmaya şamil olduğunu, binaenaleyh ölmüş hayvan etinden hiç bir suretle yararlanılamayacağını, hatta köpeklere ve diğer et yiyenlere dahi yedirilemeyeceğini, çünkü bunun da bir nev'i yararlanma olduğunu söyler.(Sabunî, age, I/160)

    Yine Cessâs'ın naklettiği şu haber de bu görüşü destekler: "Rasûlüllah (sav) Mekke'ye gelince iç yağlarını toplayan Hıristiyan asıllılar O’na gelerek: Ey Allah (cc)'in Rasûlü, biz ölmüş ve kokmuş hayvanların iç yağlarını alırız ve sadece deri ve gemi yağlamada kullanırız, Ne dersiniz? dediler. Rasûlüllah Efendimiz (sav) de: "Yahudilerin Allah canını alsın, onlara da etler yasak edilince onları sattılar ve parasını yediler" diye memnuniyetsizliğini bildirdi."(Cessâs, Ahkâmül-Kurân, I6145).

    Bu haram maddeler bizzat yenmeseler dahi, bunlardan başka bir yolla yararlanmak, netice itibariyle yeme sayılmıştır. Bu konuda Yahudilerin kınanma biçimi de bunu gösterir. Bununla birlikte "yenmesi,Içilmesi haram olanın üretilmesi, satılması da haramdır" hadisi şerifi de vardır(el-Cezîri, el-Mezâbiu'1-Erbâ'a, N/8) ki bu zorunlu olarak satınalınmasını da haram kılmış olur. Bu konudaki icmaı ve Malikî görüşünü Kurtubî de bu doğrultuda şöyle açıklar: "Artık bunlardan ve her türlü murdar şeylerden ne şekilde olursa olsun yararlanmak caiz değildir. Hatta pis su ile ekin de, hayvan da sulanmaz, murdar şeyler davarlara yem olarak verilmez. Ölen hayvan, köpeklere ve yırtıcı hayvanlara da verilmez. Ama bunları yerse engel de olunmaz. Bu, "size ölü hayvan... Haram kılındı" ayetinin zahir ma'nâsıdır ve bunlardan hiçbir türlü yararlanma ayrı tutulmamıştır." (Kurtubî, N/218)

    Mezheplere göre bu görüşler özetlenirse;
    Malikîler, hernekadar İmam Malik mekruh görmüşse de, cellâle hayvanın etini mübah görmüşlerdir. Hayvanın karnına giren gıdanın değişip ete dönüşmesini, tıpkı kanın ete dönüşmesi gibi değerlendirmişlerdir.

    Hanefîlere göre, cellâlenin eti de sütü de mekruhtur. Şayet cellâle hayvan tavuk cinsi ise üç gün, koyun ise dört gün, sığır ve deve ise on gün hapsedilir ve bu esnada temiz alafla beslenirse hayvan temizlenmiş olur ve yenmesi helal olur

    Şafiîlere göre, Cellâlenin yenilmesi mekruhtur. Cellâle, yediklerinin çoğunluğunu dışkının teşkil ettiği deve, koyun, inek, tavuk gibi hayvanlardır. Şayet Cellâleye tâhir bir yiyecek yedirilirse mekruhluk ortadan kalkar.

    Hanbelîlere göre, Cellâle haramdır. Bu, yediklerinin çoğunluğunu necasetin teşkil ettiği hayvandır. Böyle bir hayvanın aynı şekilde sütü de haram olur. Bir diğer rivayete göre bunlar haram değil, mekruhtur denmektedir. Hayvanı hapsetmekle bu mekruhluk giderilmiş olur. Tavuk cinsi için üç gün, deve, sığır ve benzerleri için kırk gün süre ile hapsedilir.

    Kendiliğinden yediklerinin çoğunluğu necaset olan hayvanın hükmü mezheblere göre bu şekilde açıklandıktan sonra, insan eli ile hayvanlara necaset yedirmenin hükmü acaba ne olabilir?

    Serbest dolaşan tavuğun ve pislik yiyen ineğin etleri kokmadıkça, ya da pislikle beraber normal yiyecek ve alaflarını da yiyor ve pislik, bütün yediklerinin yarısından azında kalıyorsa, mekruh olmakla beraber etleri yenebilir. Hatta domuz sütü emmiş kuzunun durumu da böyledir, hükmüne kıyasla, kan, ölü hayvan, domuz ve hayvan dışkısı gibi maddelerin tavuk ve hayvan yemlerine yarıdan az olmak üzere karıştırılabileceğine dair fetva çıkartmaya çalışmak doğru olmasa gerektir. Çünkü yukarıda açıklanan fıkhî görüşler, bunların kendiliğinden yemiş olmaları halinde sözkonusudur. Halbuki yukarıda da söylediğimiz gibi kan ve benzerlerinden, hangi yolla olursa olsun yararlanılması haramdır.

    Kan, dışkı, ölü hayvan eti ve domuz haram olduğuna, yani "mütekavvim mal" olmadığına göre satışı ve alışı da haramdır. Öyleyse, hangi oranda karıştırırsa karıştırsın, yem yapmak üzere kan ve benzeri necis maddeyi almak isteyen bir müslüman onu nasıl satın alacak, satan nasıl satacaktır? Görüldüğü gibi bu iki tarafın yaptığı muameleyi meşru kılacak bir yol yoktur. Bu konuda, bu yemlerle beslenen hayvanları hapsetme müddetlerine riayet edilmesinden sonra müslümanın alıp yemesi açısından bir problem söz konusu olmaz.

    Mes'elenin en önemli yönü Türkiye'de ve dünyada müslümanca yaşamak isteyen Müslümanların hal i hazırdaki içler acısı durumuyla ve geleceklerini belirlemelerinde hedeflerinin olması ile ilgilidir. Şu andaki yem uygulamasına naslar zorlanarak belki bir cevaz bulabiliyoruz. Ama o takdirde İslam'ın alternatif olma keyfiyetine ve şahsiyet bağımsızlığına verdiği değer ve önem ne ifade etmiş olacaktır. Islâm eğer tam olarak yaşanmak isteniyorsa onun sanayide ve iktisadî kalkınmada dahi alternatif olduğu ispatlanmalı değil midir? Hormonlu etler ve gıdalar uzun vadede kansere sebep olan, kalp damar hastalıklarını tetikleyen kimyasal katkı maddeli yiyecek, içecek ve kozmetik ürünler skandalı Batı ekonomisinin bir aybı olarak karşımızda durmaktadır. Batı taklidi bu teknolojik faaliyetin içerisinde görev almış Müslüman üretici patron, müdür, mühendis, işçi ve satışında görev almış yönetici ve çalışanları için önce İslam kimliğini ön plana çıkartacakları gün henüz gelmedi mi?

    Etrafımizdaki çok küçük tesebbüslerle dahi, helal ve temiz gıda üretilebileceğini, helal et ve tavuk kesilip satılabileceğini müşahede edebiliyoruz. Bu tür Müslüman teşebbüslerin güç ve beyin birliği yaptıklarını, yani bilgili ve bilinçli olarak örgütlendiklerini düşünürsek helal ve tayyib gıda yemenin o kadar zor olmadığını, bunun için gerekli entagrasyonun rahatlıkla kurulabileceğini söyleyebiliriz. Yeter ki, birçok müslüman müteşebbisin düştüğü hataya düşülmesin ve müslümanca başlayan teşebbüsler paranın tadı alınınca kapıtalistleşmesin.

    Onun için müslümanca yaşamak ve yaşatmak isteyenler böyle bir entegrasyona önce meselâ temiz protein elde etmek uygun birfabrikayı kurmakla başlayabilirler, sonra yemlerinde kan yerine balık unu ya da bir başka alternatif protein maddesi kullanacaklar, temiz gıda ile beslenen hayvanlar sıhhî ve temiz bir kesimhanede müslümanca kesilecek, temiz ambalajlanacak, temiz mahallerde satılacak, temiz sofralarda yiyilecek, temiz düşünen temiz nesiller yetiştirilecektir. Onun için sanayiden sözeden ve buna imkânı olan müslümanların ilk el atmaları ve halletmeleri gereken sanayi kolunun gıda olduğu kanaatindeyiz. Ülkemizdeki bir avuç yahudi bunu kendi inançları açısından başarabiliyorlarsa, müslümanca yaşamak isteyen Müslümanlar niçin başaramasınlar?

    Kaynakça:

    1. Kur’an ı Kerim

    2. İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Prof.Dr. Vehbe Zuhaylî

    3. Sarahsi. El Mebsut

    4. Nevevi. Ravzat'u-Talibin

    5. Büyük İslam İlmihali. Ömer Nasuhî Bilmen

    6.Dr.Abdulaziz Beki Cellale.Altınoluk(sayı 124.sayfa 041)


     
    Haber Puanlama
    Ortalama Puan: 5
    Toplam Oy: 13


    Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

    Kötü
    İdare Eder
    İyi
    Çok İyi
    Mükemmel



    Seçenekler
    Bu Haberi Arkadaşına Gönder  Bu Haberi Arkadaşına Gönder

    

    Gıda Raporu 2003-2017
    1024x768 Ekran Çözünürlüğünde Tasarlanmıştır
    RSS
    Her Hakkı Saklıdır İzinsiz Alıntı Yapılamaz.