HELAL VE TAYYİB YAŞAM SİSTEMİNDE TAKVANIN YERİ
Hoşgeldiniz: Gıda Raporu - Yediklerimiz İçtiklerimiz Helal mi?
ANA SAYFAHELAL-HARAME KATKI MADDELERIZIYARETCI DEFTERI
URUNLERDE KATKI MADDELERIYENIDEN GIDA RAPORUSIK SORULAN SORULARNEDEN UYE OLMALIYIZ?


· Ana Sayfa
· En çok okunanlar
· Konular
· Makale Arşivi
· Site İçi Arama
· Sitemizi Tavsiye Edin
· İrtibat / Eleştirileriniz
· Ziyaretçi Defteri

RADYO GIMDES

Dergi Abonelik

Son Çıkan Kitaplarımız
Helal Lokma kitabı

EDITOR'DEN
  • Bu Site Niçin kuruldu?
  • G?da Raporu Kitab? Hakk?nda
  • Muhterem Ziyaretçilerimiz!
  • Üretici, ?thalatç?, Sat?c?, Kamu Yöneticisi ve Tüketicilerimize Duyurudur
  • G?da Günlü?ü Hizmetinizde
  • Domuz Tart??mas?
  • Okuyucu Sorular?na Cevab?m?z

  • Site İstastiği
    şu ana kadar
    65327606
    sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003

    Reklamlar

    Çocuk Egitimi

    Helâl Erleri

    YASAL UYARI

     

    HELAL VE TAYYİB YAŞAM SİSTEMİNDE TAKVANIN YERİ


    Gönderen:huseyin Tarih: 07/10/2014 08:38
    konferans HELAL VE TAYYİB YAŞAM SİSTEMİNDE TAKVANIN YERİ…

    Bir Müslümanın hayatında hiç şüphesiz en önemli hedefi, yaşantısını Allah’ın razı olacağı bir çizgiye ulaştırmaktır. Bu hedefe ulaşmak için önce iradesini koymak zorundadır. Daha sonra doğru bilgi kaynaklarından bilmediklerini öğrenme iştiyakını sonuna kadar devam ettirebilme azmi ve bu yolda hiçbir engelin onu durduramıyacağı bir sebat içinde olmalıdır. Bu yolda ihlasla yürürken, yaşantısındaki bütün olayları başlangıçta beş duyusu ile idrak etmeye çalışırken, hedefe doğru mesafeler katedildikçe olayları şuur mertebesinde farketmeye başlar. Bu kademede de, Helal ve tayyib yaşam sistemine ulaşmak isteyen bir insan için, durmak olmaz. Hedefe götüren yolun sonunda insan birru takva mertebesine ulaşabilmelidir.

    Günlük hayatımızda çok kullandığımız ama çok kere ne manaya geldiğini de tam olarak bilemediğimiz bu 3 kelime bir mü’minin günlük hayatında manevi derinliğini ortaya koyacak kadar önemli 3 kavram durumundadır.

    Kavramları yerli yerine oturtmadığımız zaman Kur'anın mesajını tam olarak anlayamaz ve hayatın içerisinde bir yere oturtamayız. İnsanlar, kavramlara verdiği anlama göre şekillenir, ona göre hareket ederler,insanlara karşı tavrı da buna göre olur. Kavram kargaşasının olduğu ortamlarda insanlar birbirlerine karşı hem hoşgörüsüz hem de birbirine acımasız ve ithamkar olur.

    Bu 3 kavramı muteber kaynaklardan aktarmaya çalışalım.

    İdrak, Arapçada bir merdivenin en altındaki basamağına 'dereke' denir. Aynı zamanda, genel olarak, bir şeyin en alt kısmı anlamında da kullanılan bir kelimedir. 'idrâk' ise bir şeyin dibine inme, yetişme, ulaşma anlamındadır ki; buna 'DANK etmek' te diyebiliriz.. Bu ses, içi boş, derin bir kuyuya atılan taşın en dibe ulaştığında çıkarttığı sestir ki zihin kuyusuna atılan kavramlar da dibe düştüğü zaman aynı sesi çıkarır manasınadır. İdrâk etmek, bir şeyi kavramaktır. Bir şeyin aslını, mâhiyetini, hakîkatini bilmek, anlamak demektir.

    Kur’ân-ı kerîmde, meâlen buyruldu ki: “Gözler O’nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.” (En'âm sûresi: 103)

    Şuur, idrak merhalesinden sonra gelir. Tesir aldığınız noktaları görüp tespit ettikten sonra, bunların meydana getireceği hadisatı önceden kavramaktır. Veya, ef'alinizin idraki içerisinde olduğunuz için, ef’alin kademe ve kademe inikaslarını, kapasiteniz dahilinde tespit etmek ve onları tasarrufunuz altında bulundurmaktır. Şuur: Bir şeyin farkında olma hâlidir. Şuur: Aklın ziyası, kalbin nurudur. Şuur: Kâinatı aydınlatan yüce Allah’ın Nur isminin bir yansımasıdır. Şuur: Allah’ın nuru ile bakıp gören ferasetin gözbebeğidir. Hadis-i şerifte yer alan “Müminin firasetinden çekinin, çünkü o Allah’ın nuru ile bakar.”

    Şuur, bir işin arka planını okumak, -deyim yerindeyse- kapalı kapıların arkasında cereyan eden bazı şeylerin farkına varmaktır, onları sezmektir.

    “Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” (Bakara Suresi, 154)

    Birr ise ihsan, geniş ha¬yır, tam hayır demektir. "Birr" ile "hayr" arasında fark vardır. "Birr", hayra ulaşan, kastedilmiş fayda, "hayr" ise, -kasıtsız bile ol¬muş olsa- mutlak anlamda fayda¬dır. "Birr"in zıddı "ukuk" (isyan etmek), "hayr"in zıddı "şer"dir. Bununla birlikte "birr", "hıns" (günah)ın karşıtı olarak da kulla¬nılır.

    "Birr"
    e erişmek, hayır ve iyi¬lik etme sıfatıyla sıfatlanmış ol¬mak veya " Muhakkak ki ebrâr (güzel amel sahibi, içi dışı bir olan sâlih kullar), elbette (Cennette) ni'met içindedirler!" (Mutaffin.Ayet22) ayetinin belirttiği gibi iyiliğe ve ilahî sevaba ermek manalarından her biriyle tefsir edilmiştir ki ikisi birbirinden ayrılmaz. Buna göre iman, dinin temeli, "birr" ise dinin gayesi demektir

    Peygamberimiz (a.s.) "Birr, güzel ahlâk'tır" buyurmuştur (Müslim, Birr, 14. III,1980).

    Müslüman'ın Allah'a karşı olan görevlerini ifa ederken işlediği sâlih amellerin bütünü anlamına da gelmektedir. Birr takvanın kendisidir. Allah'ın emrine uyup, ilâhî mürakâbeyi yakînen kavramaktır. Tasavvuru, şuuru, ameli ve Allah'a yönelişi birleştirmek demektir. Ferdin ve toplumun vicdanına hükmeden tasavvur ile ferdin ve toplumun hayatını düzenleyen amel, Allah'ın istediği ölçüler dahilinde birleşirse işte o zaman birr gerçekleşir. Çünkü Kur'an genel olarak toplum hayatında hakkaniyet ve sevgiyi özellikle vurgulamaktadır. Yani başkalarına karşı hakkı gözetmek ve sevgi göstermek, Kur'an'ın insanlar için emridir. İşte bu, birr ile açıklanabilen geniş, bol ve sürekli olan bir hayırdır.

    “Sevmekte olduğunuz şeylerden (Allah yolunda) sarf etmedikçe, Birr’e (gerçek iyiliğe) aslâ erişemezsiniz. O hâlde her ne sarf ederseniz, artık şübhesiz ki Allah, onu hakkıyla bilendir.” Al-i İmran.Ayet92

    “Ey îmân edenler! Ne Allah’ın şeâirine (dîninin alâmetlerine), ne haram aya, ne(Kâ'be’ye hediye edilen) kurbana, ne (ona takılan) gerdanlıklara ne de Rablerinden bir lütuf ve bir rızâ arayarak Beyt-i Harâm’a gelenlere hürmetsizlik etmeyin! Ama ihrâmdan çıkınca artık avlanabilirsiniz.Ve sizi Mescid-i Harâm’dan men' ettiler diye bir kavme olan kin(iniz), sakın sizi haddi aşmaya sevk etmesin! Hem birr ve takva üzerine yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine ise yardımlaşmayın, hem Allah’dan sakının! Şübhe yok ki Allah, azâbı çok şiddetli olandır.” Maide.Ayet2

    Kur’anda takva ile alakalı takriben 40 ayet geçiyor ki bu Rabbimizin müslümanın takva sahibi, muttaki kul olması konusunda ne kadar ısrarlı olduğunu gösterir. O halde Helal ve Tayyib yaşam sistemine talib bir müslüman günlük hayatında muttaki kul olmaya aşırı bir dikkat ve itina göstermelidir

    konferans


     
    Haber Puanlama
    Ortalama Puan: 5
    Toplam Oy: 11


    Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

    Kötü
    İdare Eder
    İyi
    Çok İyi
    Mükemmel



    Seçenekler
    Bu Haberi Arkadaşına Gönder  Bu Haberi Arkadaşına Gönder

    

    Gıda Raporu 2003-2017
    1024x768 Ekran Çözünürlüğünde Tasarlanmıştır
    RSS
    Her Hakkı Saklıdır İzinsiz Alıntı Yapılamaz.