|
Son Çıkan Kitaplarımız |
|
|
|
|
|
Site Ä°stastiÄŸi |
|
|
şu ana kadar 65328419 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 14/07/2011 07:01
BASINDAN YANSIMALAR…
GİMDES Başkanı Dr.H.K.BÜYÜKÖZER’ın basında çıkan bir haber üzerine yaptığı basın açıklaması yine birçok basın kurumunda yer aldı. Haberi Ajans 5 ‘den alıntılıyarak sizlere duyurmak istiyoruz;
Helal Sertifikası Vermek Çocuk Oyuncağı Değildir
Bazı basın kurumlarımızın son günlerde yaptığı bir haberde sanki ülkemizde bugüne kadar helal sertifika verilmemiş de TSE Eylül ayından itibaren bu belgeleri vermeye başlayacakmış gibi gerçeği yansıtmayan, kamu oyunun kafasını karıştıracak bilgiler verilmektedir. Bu bilgi kirliliğinin düzeltilerek kamu oyuna doğru bilgiler vermek adına bu Basın açıklamasını bilginize sunuyoruz.
Öncelikle ifade edelim ki;haberde verilen bilginin aksine Ülkemizde 3 senedir GİMDES tarafından, uluslar arası geçerliliği olan, Helal sertifikası verilmektedir. GİMDES, Helal Belgeli ürün talebini resmileştiren ülkelerin akreditasyon kurumları ile yaptığı işbirliği sonucunda bu kurumlar tarafından 3 yıl önce yetkilendirilmiştir. Bu akreditasyona bağlı olarak GİMDES 3 yıldır üreticilerimize ve ihracatçılarımıza İslami kurallara ve bilimsel prosedürlere uygun Helal Sertifikası vermektedir. Sadece 2010 yılında bu seritifikalarla yapılan ihracat bir milyar ABD dolarına ulaşmıştır.
Haberde iddia edildiğinin aksine,Türkiye ne Amerikadan ne de İsrail’den Helal Sertifikası almamaktadır. Dolayısı ile bu iş için Türkiye bu ülkelere yılda 100 milyar ABD doları sertifika parası ödememiştir. Olsa olsa topu topu 16 milyon nufusa sahip Musevilere Kosher sertifikası için böyle bir bedel ödenmiş olabilir.
Dünyada yaşayan iki milyar Müslüman nüfus yer yer uyanarak dininin gereği olan Helal ve Sağlıklı ürün arama eylemini her geçen gün güçlendirerek sürdürmektedir. Bu eylem hedefine tam ulaştığı zaman helal sertifikalı gıda potansiyel i 850 milyar ABD doları mertebesine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Müslüman toplumun gıdanın dışındaki kozmetik, ilaç, tekstil, finans ve hizmet sektörlerindeki helal sertifikalı ürün talebi de göz önüne alındığında ise toplam taleb, 2.1 trilyon ABD doları olarak tahmin edilmektedir. Bugün çeşitli faktörler ki, içte Müslüman üreticelerin ve tüketicilerin bilinçsizlikleri, dışta bugüne kadar bu büyük nüfusu sömürerek gelen İslam karşıtı kapitalist güçlerin engelleyici çalışmaları sebebi ile bu potansiyelin ancak %14’ü gerçekleşebilmiş gözükmektedir.
HELAL SERTİFİKASI VERMEK ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİLDİR.
Helal Sertifikası, isminden de belli olduğu gibi dini bir gerçeği içermektedir. Pazarda domates satar gibi Helal Sertifika satılamaz, alınamaz. İslamın kurallarına ve bilimsel prosedürlere riayet edilmesi son derece önemli bir keyfiyettir. İSO sertifikasını ayağa düşürebilirsiniz, HACCP sertifikasını ayağa düşürebilirsiniz. Ancak Helal Sertifikasını asla ayağa düşüremezsiniz.
Öncelikle dünyadaki bütün Müslümanlar buna izin vermez. Çünkü Helal yaşam, Helal yeme içme onun imani bir meselesidir. Bunun istismarına asla izin vermezler. Eski dönemlerde patronların keyfine göre ürün etiketlerinde basma kalıp olarak yazılan ‘ürünümüzde domuz ve domuzdan yapılmış hiçbir madde içermez’ şeklindeki ifadelerin artık hiçbir inandırıcılığı kalmamış, bu tür aldatıcı eylemler artık tarihin kara sayfalarında yerini almaya mahkum olmuştur .
Yetkisiz, ehliyetsiz, hiçbir bilimsel prosedüre uymaksızın sırf benim tüccarım, benim ihracatçım kazansın mantığı ile masa başında belge diye verilen kâğıt parçalarının da artık hiçbir inandırıcılığı kalmadığı gibi bu gibi kağıtlarla takdim edilen ürünlerimizin itibarına da zarar verilmektedir. TSE’nin oluşturmaya çalıştığı yeni konsepte de aynı tahlikeli anlayışı görmekten tüm Müslümanlar tedirginlik içindedir.
TSE mevcut alt yapısı, iştigal sahası ve yasal yapısı itibari ile Müslümanların taleplerini İslami kurallara göre götürebilmesi birçok sakıncalara maruzdur. Akreditasyon kurumu olarak ilan edilen SMIIC, İKÖ’de görüşülmeye başlanmış, ancak 57 ülkenin tam destekleri sağlanamadığı için bütün Müslümanların tasvibini alamamış sadece Türkiye merkezli bir kurum olarak oluşmuş gözükmektedir. Üstelik bu kurumu oluşturan ülkelerin hiçbirinde Helal sertifikalı ürün üretme ve ithal mecburi değildir. TSE Başkanının daha önce çıkan açıklamasına da kulak verelim:
‘Şentürk, SMIIC kuruluşunun başkanlığını kendisinin, Genel Sekreterliğinin de TSE'nin belirlediği görevli tarafından yürütüldüğünü, üç yıl boyunca bu kuruluşun tüm masraflarının TSE tarafından karşılanacağını ifade etti. ‘
Burada çok önemli bir itiraf söz konusudur. Helal Sertifikalama kurumlarına akreditasyon vereceği söylenen SMIIC kurumunun başkanı TSE başkanı ve Genel sekteri de TSE Başkanlığının görevlendirdiği bir elemandır. Yani bu kurum tamamen TSE’nin yönetiminde olan bir kurum. TSE ise TSE’inin yönetiminde olan bu kurumdan akreditasyon alarak Helal Sertifika verecek. Akıl dışı danışıklı döğüş denebilecek böyle bir uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlanamaz. Bu uygulama mantığı acaba 100 milyar dolarlarla ifade ettikleri sertifikalama paralarının meydana getirdiği heyecandan mı kaynaklanmaktadır? Sorusunu sormadan edemiyoruz.
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 5 Toplam Oy: 19
|
|
|
|
|

|