|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 66239170 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 18/04/2015 01:40
HAYAT BOYUNCA, HEM DOĞAL BESLENME HEM KORUYUCU HEKİMLİK…
Hangi Besinler Hangi Hastalıklara Karşı Bizi Koruyor?
“Allah’ın gökten indirdiği suyu görmedin mi? Biz onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık”(35/27)
“Biz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık…”(36/34)
“Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır. Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?”(55/11-13)
Rabbimizin yeryüzünde istifademiz için yarattığı çeşit çeşit meyve ve sebzeleri sürekli ve düzenli bir şekilde tükettiğimiz zaman, nasıl bir sağlıklı yaşam elde edebileceğimizi gösteren bir çalışmayı dikkatinize sunuyoruz.
Besinlerin içersinde bilinen 8 binden fazla fitokimsayal bulunuyor. Çoğunun mekanizmaları hala yeterince bilinmiyor. Ancak son yapılan çalışmalar bazı besinlerin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.
"Ispanak ve yumurta sarısında bulunan madde antioksidan özellik taşıyor. Meme kanseri, akciğer kanseri riskini azaltıcı özelliğe sahip.
Domates ürününde prostat kanserinden koruyucu özellik bulunuyor. Ayrıca domates kolon kanserini de önlüyor, kan şekerini düşürüyor, total kolesterol ve LDL kolesterolü düşürüyor. Bu nedenle haftada 10 porsiyon kadar tüketilmesi öneriliyor.
Zaten biz genel beslenmede sebze ile meyvelerin günde 5-9 porsiyon tüketilmesini, bunun 3 porsiyonunun sebze olmasını öneriyoruz. Bunun içinde de turunçgiller ve yeşil yapraklı sebzeler ile domates gibi sebzeye ağırlık verilsin diyoruz.
Tahıl ürünleri de günlük beslenmede yer almalıdır, ama rafine olmadan doğal haliyle. Brüksel lahanası’nda ve sebzelerde meme, prostat, kolon ve akciğer kanserinden koruyucu özellik var. Lahanagillerin hepsi zaten kansere karşı koruyucudur.
Turunçgillerde 2 aktif bileşen var. Bazı kanserlerden özellikle meme, karaciğer ve pankreas kanserinden koruyor. Yapılan son çalışmalara göre turunçgiller, tip 2 diyabet, astım, katarak ve romatoid artrit gibi hastalıklara karşı kişiyi koruyor.
Elma, brokoli, marul, nar; HDL yükseltici, LDL düşürücü özelliklere sahipler. Özellikle elmanın kabuğunda antioksidan özellik çok daha yüksektir.
Yeşil ve siyah çay antioksidandır. Ama burada demleme önemli. Kaynar suda 1-2 dakika tutmak yeterlidir. Kakao- çikolata günlük 48 gram tüketilmesi öneriliyor. Antioksidan özelliği var.
Nar; kanser koruyucu ve kuvvetli bir antioksidandır. Keten tohumu ve yonca ; koroner kalp hastalıkları konusunda yapılan bazı çalışmalarda koruyucu özelliği fark edildi. Tabii, tüketilen miktar önemlidir.
Soğan, sarımsak ve pırasa kükürtlü besinlerdir. Tansiyon düşürücü, kolesterol azaltıcı, bazı çalışmalarda ise tümör geliştirici olarak gösteriliyor. Bu nedenle günde sadece 1 diş sarımsak tüketimini öneriyoruz.
Havuç; beta karoten içerir. Pişirme yöntemleri çok önemlidir. Soslarını ilave edip açık ortamda uzun süre kaldığında yüzde 75 oranında değerinden kayıp oluyor. Salatasına muhakkak biraz yağ konulmalıdır.
Karanfil, zencefil, anason, fesleğen, biberiye, zerdeçal, kırmızıbiber, enginar gibi besinler farklı mekanizmalarla bizi kanserden koruyor. Koruyucu fizyolojik aktif bileşenleri var. Özellikle enginar karaciğer sağlığı için önemlidir.
Su ürünleri de koroner kalp hastalıklarına karşı koruyucu, zihinsel potansiyeli arttırıcı özellik taşır. Sızma zeytinyağı’nın LDL düşürücü antioksidan özelliği var.
Ancak anlatılan tüm bu yararların ortaya çıkması için kişinin ömür boyu bu besinleri sofrasından eksik etmemesi gerekiyor. Yoksa bir kere ya da bir ay yenilip bırakıldığında tabii ki yararını göremez. Bu sistemi yaşam stilimiz haline getirmeliyiz
Rabbimizin bize lütfettiği bu namütenahi nimetler karşısında, bol bol tüketmek ve şükretmek yerine, halâ endüstride üretilen, pek çok zararlı ve haram olma ihtimali taşıyan katkı maddeleri ihtiva eden ve market raflarında cicili bicili renk ve görüntüleri ile avlarını bekler gibi duran yapay gıda maddelerine bu ilgi nedir? Bu sorumuz, yayınlarımız karşısında “şimdi biz ne yiyeceğiz” diye feryat eden, paniğe kapılan kardeşlerimizedir. Galiba, üretici ve satıcı firmalar, ürünleri ile, reklamları ile bizim “Hedonizm” zaafımızı istismar ederek, bizi sömürmenin yolunu iyi bulmuşlar ve biz o pazarın adeta esirleri haline getirilmişiz.
Sitemizde yayınlanan yazısında Prof.Dr. Mustafa Nutku hocamız ne kadar doğru söylemiş;
“İnsanların büyük çoğunluğu 'Hedonizm'in kölesidir. Kendilerine lezzet veren şeye yönelirler ama ötesini düşün- mek istemezler. Aksine, lezzet peşindeki bu hallerini savunmaya, kendilerini bu mevzuda haklı görmeye ve gös- termeye çalışırlar.” Bu zaafları yenip, sağlıklı yaşam yolunu seçenlere ne mutlu!
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 5 Toplam Oy: 5
|
|
|
|
|
|