Yard.Doç.Dr.H.K.Büyüközer
Geçtiğimiz ay 16-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen MÜSİAD’ın İstanbuldaki muhteşem fuarında,açtıkları stand sebebi ile daha yakından tanıdığım “Islamic Dakwah Foundation Malaysia” ile ilgili bilgileri siz ziyaretçilerimizin ve üyelerimizin dikkatine sunmak istiyorum.
Önce Malezya hakkında kısa bir hatırlatma yapayım:
Malezya,Asyanın güney doğu ucunda Malaya yarım adası ile Borneo adasının bir kısmı üzerinde kurulmuş bir uzak doğu ülkesidir. Nüfusu 25 milyon cıvarındadır.Etnik yapısı ise,%55’i Müslüman,%17’si Budist,%12’si Konfüçyuz,%7’si Hindu,%6’sı hristiyandır.
Krallık yönetiminde çok partili demokrasi ve federatif bir yönetim yapısına sahiptir. Ekonomik durumuna gelince;yıllık ihracatı 90 milyar ABD Doları, ithalatı ise 70 milyar ABD Doları olan güçlü bir ekonomik yapıya sahiptir. Her yıl tekrar etmeyi düşündüğü,Malezya uluslar arası Helal Fuarı kısaca ’MIHAS2004’ 12-16 Ağustos tarihlerinde başkent Kuala Lampur’ da gerçekleştirilmiş.İslam Bankacılığından, sigortacılığına; Helal Gıda ve diğer ürünlerden, katkı maddelerine; helal işleme metodlarından, ticaretine kadar,islamî prensipler içerisinde yapılabilecek çalışmalar fuar boyunca tartışılmış.
%55’ lik Müslüman nüfusa sahip olmasına karşılık, hükümetinden, tüccarına; üreticisinden,tüketicisine kadar şuurlu ve organize olmuş bir toplum örneği veren Malezya gerçekten gözlerimizi kamaştırıyor.
Sivil Toplum Kuruluşları güçlendirilmiş.Helal Sertifika müessesi göstermelik değil, uluslar arası kabul görüyor.Bu disiplinli çalışmalarının karşılığını da bol bol görmeye başlamış.Helal Sertifikalı mal ticareti büyük boyutlara ulaşmış.
Fuarda konuşma yapmış Malezya Başbakanının bu konuşmasından kısa bir bölümünü aktarmak istiyorum.
“Malezya, daima ümmet hayatının kalitesini yükseltmek için dengeli bir yaklaşımı savunmuştur. Biz, İslamî prensipleri korumaya ve manevî gelişmeye çok büyük önem veriyoruz. 1,5 milyar nüfusa yaklaşmış bir ümmet olarak, Müslümanların sahip olduğu imkânlar, uluslar arası iş arenasında başarılı olmasını zorunlu kılmaktadır.”
Yapılan hesaplara göre, Helal Sertifikalı ürünlerin dünya genelindeki yıllık toplam hacmı 200 milyar ABD doları cıvarındadır. Bu, dünya yıllık ticaret hacmının %5’ ne tekabul etmektedir. 25 milyonluk Malezya, bu potansiyelden payını yükseltmenin hesabını yapıyor. Küçük devlet ama büyük düşünüyor. Tebrik etmek lazım.
Türkiye, neden bu potansiyelden faydalanmasın. Faydalanamaz, çünkü hancı sarhoş, yolcu sarhoş kabilinden; üreticisi bilinçsiz, tüketicisi bilinçsiz, yetkilileri bilinçsiz. Hatta bazıları var ki ‘bu asırda helal, haram gıda mı olurmuş ‘ gibi safsataların içerisinde şaşkın. Bazı etkili güçler de İrtica fobisi(aslında İslam fobisi) peşinde ülkeyi kaosta tutmaya çalışıyor.
Ama 1,5 milyarlık İslam Ümmetinin içerisinde 70 milyonluk nüfusu ile Türkiye de bulunmaktadır.Tarihî, coğrafî, siyasî ve islamî yoğunluğu itibari ile de Lider Ülke olabilecek durumdadır.
Bu gün ,Türkiye’nin ekonomik yapısı ise hiç de iç açıcı görüntü vermiyor. İhracatı 50 milyar ABD dolarına karşı, ithalatı 70 milyar ABD doları.Malezya’nın dış ticaret fazlasına karşılık 20 milyar dolar açık veriyor.
Helal Gıda Sektörünü canlandırmakla Türkiye’ye yeni bir ekonomik güç kazandırılabilir. Böyle bir etkinlik, halkın bilinçlenmesine, yaptığı alışverişlerde daha seçici olmasına vesile olacağı için, dışarıdan döviz ödeyerek getirtilen, helal garantisi olmayan gıda ve katkı maddelerinin pek çoğunun ithali durdurulmuş olacak ve az da olsa ithalat hacmı azalmış olacaktır. Dış ülkelerdeki Müslümanların Helal sertifikalı ürün talepleri ise Türkiye’den daha güçlü bir şekilde sağlanabileceği için, ihracat hacmında da artış söz konusu olacaktır.
Ancak bu tablonun sağlanabilmesi için bazı alt yapı çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Devlet laik sistem içerisinde olduğu için Helal Sertifikası uygulaması yapamaz. Ancak, gerekli şartları sağlamış bir sivil toplum kuruluşuna bu yetki verilmelidir.
Üretici ve tüketicilerin bilinçlenmesi ve çalışmalarını tanıtabilmeleri için, fuar, sempozyum, kampanya ve benzeri demokratik insiyatifler yapabilmeleri sağlanmalıdır.
Halen ithalatta, ithalatçı firmaların getirdiği Helal Sertifikaları ciddi olarak incelenmeli, uyduruk sertifikalarla mal girişi engellenmelidir.
MÜSİAD ve ASKON gibi toplumun güven duyduğu kuruluşlar,fuar,sempozyum, kampanya ve benzeri etkinliklerle ekonomik olarak önem taşıdığına inandığımız bu potansiyel gücün hayata geçirilmesine ön ayak olmalıdırlar.
Bünyesinde, ilahiyatçıları, gıda mühendislerini, gıda teknisyenlerini, doktorları,çeşitli branşta mühendisleri, eczacıları, hukukçu,sosyal bilimci,öğretim görevlilerini, ev hanımlarını bir araya getirmiş olan “GIDA RAPORU” ekibi olarak bu sahada yapılabilecek bütün etkinliklere destek vermeye ve katılmaya hazır olduğunu teyid eder.
Yakın bir gelecekte Türkiye için ülkümüz ve hedefimiz;
“WINDOW TO THE GLOBAL HALAL NETWORK” olmalıdır.