Türkiye’de Gıda Güvenliği                                               Yard.Doç.Dr.Hüseyin Kâmi Büyüközer
Geçtiğimiz günlerde, ‘Dünya Gıda Günü’ bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de bazı etkinlikler ve toplantılarla kutlandı.Ancak ülkemizdeki vahim şartları gözümüzün önüne getirdiğimiz zaman bu toplantıların göstermelik olmanın ötesinde bir mana taşımadığı düşüncemiz ağır basmaktadır.Çünkü Gıda Güvenliğinin neresinden tutarsak elimizde kalıyor,neresine dokunursak dökülüyor. Çünkü bu konunun gerçek sahibi (var da) yok ortalıkta.
Biryandan,gerek hayvancılıkta,gerek bitki zıraatçılığında, gerekse gıda endüstrisinde çeşitli kimyasal katkıların bilinçsiz,bilgisiz ve mesuliyetsiz bir şekilde kullanılabilmesi ve karşısında bunu denetleyebilecek ciddi bir kurumsal tavrın olmaması,halkın bedensel sağlığını ciddi bir şekilde tehdit ederken,
Diğer yandan %98 nin Müslüman olduğu bilinen toplumumuzun manevi sağlığını tehdit eden, haram ve şüpheli katkı maddelerinin kullanılarak üretilen hayvansal ve bitkisel gıda maddelerini denetleyecek bir kurum ortada olmadığı gibi böyle bir günde gündeme getiren de çıkmamaktadır.
Dünya Gıda Günün’de, ithali yasak,kullanılması yasak, E924 Potasyumbromat,E928 Benzolperoksit katkı maddesinin ekmek ve benzeri gıdaların unlarında kullanılmasını önlemede çaresiziz,
TUBİTAK Laboratuarlarında belgelenen ve maddi ve manevi sağlığımıza büyük tehditler getiren Genetik yapısı değiştirilmiç ürünlerin ithalatını önlemede çaresiziz,
Ülkemizde 100’e yakın faaliyet gösteren domuz çiftliklerini denetlemekte çaresiziz,
Bu çiftliklerde yetiştirilen ve yılda tahminen 700 bin olduğu söylenen domuzun kaçak kesiminin yapıldığı kesimhaneleri denetlemede çaresiziz,
Kesilen bu domuzların et, yağ,deri ve diğer organlarının kullanıldığı imalathaneler denetlemede çaresiziz,
Hemen hemen 3000’e yakın katkı maddesi kullanılarak üretilen binlerce ürünü ve üretici, dağıtıcı ve satıcısını denetlemekte çaresiziz,
Ve hemen hemen tamamına yakın kısmı ithal edilen ve bazısı (WHO) tarafından kullanılması yasaklanan katkı maddelerinin ithalini sağlıklı bir şekilde denetlemekte çaresiziz.
Bütün bu faaliyetleri Müslümanların manevi sağlığı açısından ise denetleyecek bir merci bulunmamaktadır.Gerek yerel yönetimler,gerek merkezî yönetimler devletin çarpık laiklik anlayışı sebebi ile konuya uzaktan yakından sahip çıkamamaktadırlar.
Mevcut Tüketici Dernekleri de Baz istasyolarından,köprü geçiş ücretlerine kadar pek çok konu ile ilgilendikleri halde,nedense 70 milyon insanın her gün yemek içmek zorunda kaldığı gıdalar üzerinde ciddi çalışmalarda bulunmuyorlar.
Bu acı tablo,tam manası ile bir KAOS’tur,Tam manası ile bir GIDA TERÖRÜ’dür.On binlerce ithalatcı,üretici,dağıtıcı ve satıcıdan oluşan gıda sektörünün böyle başıboş bırakılması kabul edilemez.
Maddî ve manevî sağlığımızı ilgilendiren bu çok önemli sektörün,yeni bir anlayışla ele alınması şarttır.Denetim için gerekli mevzuat,laboratuar,techizat ve insan gücünün en modern imkanlarla,en kısa zamanda gerçekleştirilmesi şarttır.
Müslüman tebanın reyleri ve vergileri ile hayatiyetlerini sürdüren yerel ve merkezî yönetimler Müslüman tüketicilerin maddî ve Manevî sağlığını korumakla yükümlüdürler.
Başta Tarım Bakanlığı,Sağlık Bakanlığı,Sanayi Bakanlığı olmak üzere Bakanlar Kurulu, yerel yönetimler ve milletvekillerini,20 yıldan beri tamamen amatör olarak çalışmalar yapan bir TC vatandaşı olarak uyarmak istiyorum ve bu zevattan bir an evvel gıda sektöründeki bu KAOS’un,bu TERÖR’ün önlenmesi için gerekli tetbirlerin alınmasını talep ediyorum.
Bu,Dünya Gıda Gününde,çoluk çocuğumuza yedirdiğimiz şekerlemelerde,yoğurtta,dondurmada,pastalarda,marşmellowlarda,meşrubatlarda,hastalarımız içeceği ilaçların kapsüllerinde,tabletlerin film tabakasında,şuruplarda,çeşitli maksatlar için kullandığımız şampuan,parfüm gibi kozmetik ürünlerde domuz jelatini ve benzeri katkı maddelerinin kullanılıp kullanılmadığından,genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerin ve E924 Potasyumbromat gibi katkı maddelerinin gıdalarımıza katılıp katılmadığını ,en temel vatandaşlık hakkımız olarak bilmek istiyoruz.
Müslüman tüketicilerin alışverişleri ile kazançlarını sağlayan tüm gıda sektörü yürütücülerini de bu en temel hakkımıza saygı ve riayet etmeleri hususunda insafa davet ediyorum.