|
Site İstastiği |
|
|
şu ana kadar 66245538 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
|
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 11/02/2006 19:47
YİNE DOMUZ DERİSİ VE DOMUZ KILI! Gün geçmiyorki ülkemizde malum çevrelerce Müslümanları meşgul etmek, kafalarını bulandırmak için yeni bir gündem maddesi ortaya atılmasın. Maksatları kanaatimizce, bir yandan 80 yıldır sinsi bir şekilde tahrip etmeye çalıştıkları toplumun dinî hayatının geldiği noktayı test etmek, diğer yandan da henüz saflarına alamadıkları Müslümanların kafalarını bulandırmak. Son dönemde çıkartılan gündem maddelerine bakın, “Akşamdan şarap içen bir kimse sabaha oruç tutabilir mi?”, “oruçlu bir insan cinsel ilişki ile orucunu açabilir mi?”, “ tavuktan kurban olabilir mi?”, “başı açık kadın namaz kılabilir mi?”, “başı açık kadın ve erkek karışık bir şekilde omuz omuza namaz kılabilir mi?”, “Kur’an’da başörtü varmı?” daha örnekleri çoğaltabiliriz. Son örnek ise Hürriyet gazetesi vasıtası ile gündeme taşındı.
“Domuz derisinden yapılmış ayakkabı giyilebilir mi?”. Gazete önce, “Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hacı Ahmet Günal, domuz derisi ayakkabıların giyilmesinin doğru olmadığını belirtti.” başlığı ile sinsi bir masumluk maskesi ile haberi vermekte infaz işini ise okuyucularına bırakmakta. İnternet sitesinde yayınlanan habere yaklaşık 120 okuyucudan yorum gelmiş, ya da yayınlanmasına izin verilmiş. Hepsinin de isimleri ahmet, mehmet, hasan, meryem, tarık, kemal, vs gibi isimlerden oluşuyor, ama yorumları zehir zemberek ve Allah korusun muhatabını cehennemlik yapabilecek seviyede. Biz birkaç tane örnek verelim. Tamamını incelemek isteyen kardeşlerimiz yazımızın sonundan devam edebilirler.
” Resul Muhammedoglu Bu tur safsatalari artik birakalim bir kenera. Domuz uretimi ve kesimi gunumuzde uygun sartlarda yapilmaktadir. Domuz eti kirmizi etten cok daha sagliklidir (az kolestrollu). Gunumuzde tavuk etinden daha az risklidir. Muhammed zamaninda domuz etinin tuketimi riskli olabilirdi, ancak gunumuzde degil. Derisinin giyinilmemesi ise sacma. Zaten deri bir cok islemden gectikten sonra malzeme olarak kullaniliyor. Ve subhanallah!”
“Mustafa Kilic Bir hayvan bu kadar horlanirmi yaa!! tamam etini yemiyosun, ne istiyorsun, birak deirisi bir ise yarasın. Islam dini bu kadar fesatligi kaldirmaz herhalde...”
” Edip Yuksel Kuran domuz ETININ yenmesini yasaklıyor. İşin ilginci, domuz etini yasaklayan ayetlerden sonra Allah'ın yasaklamadıklarını yasaklayan dinadamları MÜŞRİK (Allah'a ortak koşanlar) olarak eleştilir. (Kuran 6:145-150)”
“Umut Hanioğlu ya ağzı olan konuşuyo domuz eti de yerim ayakkabı da giyerim evimde domuz da beslerim kimene domuz temiz bi hayvan zaten artık hz muhammedin zamanındaki gibi çamurlarda debelenmiyor. İslam hukuku uzmanımız biraz da islam tarihi okusun.”
İşlerine gelmeyen yorumların yayınlanmasını da engellemişler. Bu şekilde engellenen yorumunu bir kardeşimiz bize göndermiş,
“Eti haram olan bir hayvanın sırf derisi için kesilmesi durumunda hem hayvancağıza yazık hem de bu bir israf. Yarın öbür gün birileri "bu derisi için kestiğimiz domuzların etlerini de değerlendirelim, sucuğa pastırmaya falan katalım" demezler mi?
O halde derisinin de haram olmasının bir hikmeti var. Bilemediğimiz başka hikmetleri de mutlaka vardır. Kürkü için öldürülen hayvanlar konusunda (haklı olarak) tepki gösteren toplum, derisi için öldürülen domuzlar konusunda da aynı tepkiyi göstermeli”
İki üç tane İslamî hassasiyetle yaklaşmış yorumun dışındaki yorumlar aşağı yukarı bu örnekler gibi. Sosyal psikoloji gözlüğü ile yorumları yorumlamaya çalışırsak, bu yorumları yapan yorumcular için, “korkunç cahil, cüretkâr ve küstah kimseler” nitelemesini yapabiliriz. Ülkemizde yaşayan insanlar hep bu yapıdamıdırlar? Şüphesiz hayır. Ancak şu gerçeği tesbit edelim. Artık ülkemizde iki toplum yaşamaktadır. Birisi tarihî köküne bağlı, Müslüman kimliği ile yaşamayı tercih etmiş ana toplum. İkincisi, tarihî kimliğini redetmiş, İslama sırtını dönmüş veya Müslümanlıktan çıkmayı tercih etmiş devşirme bir toplum. İkinci toplum, 80-100 yıldır iç ve dış düşmanlarımızın kültür emperyalizmi ve soğuk harp taktikleri ile bizim içimizden kopartarak devşirdiği insanların meydana getirdiği bir toplumdur. Medyası ile, üniversitesi ile, okulu ile, tüm zinde güçleri ile ve derin devleti ile, topraklarımıza millî değerlerimize göz dikmiş düşmanlarımızın 3-5 dolarına tamah etmiş vatan hainlerimizin ve din düşmanlarımızın gayretli çalışmaları bir yandan; bilgisiz, gayretsiz ve adam sendeci tavır içerisindeki müslümanların tavır ve davranışları diğer yandan her geçen gün bu devşirme toplumu büyütmüş ve büyütmektedir. Devşirilen, dinsizleştirilen, adeta hayvanlaştırılan bu insanlar bizim çocuklarımız, bizi insanlarımız ey Müslümanlar! Bu gidaşat devam ederse korkarım, bir müddet sonra bu devşirme toplum ülkemizde ana toplum olacak ve Müslümanlar azınlıkta kalacak. Bu sonucu istemiyorsak çalışmak, bilinçli, şuurlu çalışmak zorunda olduğumuzu artık anlamalıyız. Dünya hayatında, Allah herkese çalıştığının karşılığını vermeyi taahhüt etmiştir. Bu sebeple, Allah çalışmayana bir şey vermiyor. Çalışmada da esas, bilgili ve bilinçli olmaktır. Bilgili olmak zorundayız, bilmediğimizi öğrenmek mecburiyetindeyiz. Çünki, Rabbimiz, “Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olurmu?” buyuruyor. Peygamberimiz(s.a.v) de “bilgi müminin yitik malıdır, nerede ise onu gidip almalıdır” buyururyor. İnanan ve mükellef olan bir müslüman, günlük hayatının her kademesinde yapacağı işin ve hareketin fıkıh bilgisini öğrenmekle ve uygulamakla mükellef değilmidir?.
Şimdi yazımızın başında belirttiğimiz konuya geçelim. Domuz derisinden ve domuz kılından yapılmış eşya kullanılabilir mi?
Konu ile ilgili Kuran’ı Kerimde pekçok ayet bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesinde:
“-De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvan olursa, bunlar haramdır. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir. (6:145)” buyrulmuştur ki burada leş, kan ve domuz eti necis olarak nitelendirilmiş ve haramlığı açıklanmıştır.
Peygamber(s.a.v) de bir hadislerinde şöyle buyurmuştur; “Muhakkak ki Allah ve Resulü şarabın, meytenin(leşin), domuzun ve putların satışını haram kıldılar.””Ey Allahın Resulü! Meytenin yağları hakkında ne dersin, onlarla gemiler yağlanır ve insanlar onu aydımlanmak için kullanırlar?” diye sorulunca, Hz. Peygamber(s.a.v.) “hayır o haramdır” diye buyurdu ve şöyle devam etti “Allah yahudileri kahretsin, Allah onlara hayvanların iç yağlarını haram kılınca onlar bunu erittiler ve sonra da satıp bedelini yediler.”
Bu ve diğer kaynaklara dayanarak, Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli fıkıh âlimleri ‘kan, leş, domuz ve şarabın alış verişini de caiz görmemişlerdir. Aslı ve niteliği itibari ile meşru olmayan batıl satış olarak kabul edilmiştir. Çünki meyte, kan ve domuz gibi mütekavvem olmayan (yani kıymet taşımıyan), yani ticari mal hükmünde olmayan şeyin satışı da olmaz. Buradan çıkan sonuca göre, bir Müslüman kanun koyucu tarafından necis olduğu belirtilen ve yenmesi haram kılınan leş, kan ve domuzun alışverişini yapamıyacağı gibi üretimini veya işlenmesini de yapamaz. Bilmeden bu fiillerde bulunmak, kişiyi mesuliyetten kurtaramaz. Çünki fıkıhta kaidedir, ”kişi yapacağı işin fıkhını öğrenmekle mükelleftir”
Bugün ülkemizde, maalesef gerek ithal ve gerek yerli bu necis ve haram maddeler kullanılarak bir takım üretimler yapılmaktadır. Bu üretimlerden “Hayvan Yemi” ile ilgili olayı sitemizde yayında olan yazımızla kamuoyuna açıklamıştık. Domuz derisinden ve kıllarından yapılan eşyalarla ilgili de 25.05.2005 te yayına soktuğumuz http://www.gidaraporu.com/gida_domuz-derisinden-mamul-giyim-ve-diger-esyalarin-hukmu.htm yazımızla bilgi vermeye çalıştık. Ancak bu konuda da olayın başta Hürriyet gazetesi olmak üzere malum medya tarafından çarpıtılmak istenmesi üzerine bu yazımızla kamuoyunu bir defa daha bilgilendirmek istedik.
Şunu açıkça ortaya koymaya çalıştık ki, Allah’a inanan ve haramdan kaçan bir Müslüman domuz yetiştiremez, domuz kesemez, domuzun derisinden, etinden, kılından veya herhangi bir uzvundan istifade edemez, dabaklama yapamaz, alış verişini yapamaz ve tüketemez. Haram olduğunu bilerek yaparsa büyük günah işlemiş olur. Haram olmadığına itikad ederek yaparsa Allah korusun dinden çıkmış olur. Üstelik ürettiği ve sattığı bu ürünlerin domuz kökenli olduğunu saklarsa ayrıca Allah’ın kullarını aldatma, kandırma cezası ile Allah’ın azabına muhatab olur. Çünki Peygamberimiz(s.a.v.) buyurdu ki” bizi aldatan bizden değildir.” Dinlerini, dünyaları için az bir paha karşılığında satanların alışverişleri ne kötüdür.
Bir ayakkabı imalatçısı kardeşimizin ifadesine göre deride büyük ölçüde haksız rekabet ve dolayısı ile haksız kazanç söz konusu. Belli miktarda sığır derisi bilfarz 2-3 dolarsa, aynı miktar domuz derisi 30-40 sent değerinde oluyormuş. Tabii bu büyük fiyat farkı iştah kabartıyor. İmanı zayıf olan hemen oyuna gelebiliyor. Halbuki haramla abat olunmayacağını, er veya geç acısının çıkacağını düşünse bu oyuna gelmeyecek. Burada tüketiciye ve yöneticiye büyük görev düşüyor. Tüketici olarak biz öncelikle şu resti çekebilmeliyiz,
“Müslüman olarak biz demeliyiz ki “ Arkadaş! Yiyen yesin, kullanan kullansın besleyen beslesin, satan satsın, ama ben yemek istemiyorum, kullanmak istemiyorum. İrademin dışında, bilgimin dışında, beni aldatarak kimse bana dinimde haram kılınan bir maddeyi yedirme ve kullandırma hakkına sahip değildir.”
Müslüman üretici karşıkarşıya kaldığı haksız rekabetten kurtulmak istiyorsa ürünlerde etiket mecburiyeti istemelidir. Tüketici de buna destek vermelidir. Yönetim de denetimi iyi bir şekilde yaparsa problem önemli ölçüde çözülmüş olur. Tüketiciler olarak öncelikle cebimizdeki cüzdanı, belimizdeki kemeri, sırtımızdaki deri ceketi ve altımızdaki deri pantolonu, ayağımızdaki ayakkabıyı, deri çanta ve valizlerimizi, evlerimizdeki ve bürolarımızdaki deri koltukları, diş, traş, elbise, boya ve badana fırçalarımızı sorgulamalıyız. Haram olduklarını tesbit edebildiklerimizden derhal vazgeçebilmeliyiz. Yeni alışverişlerimizde, bundan böyle fiyat araştırmasından önce haram mı değil mi sorgulamasını yapmalıyız. Ürünün üzerinde hangi hayvandan yapıldığını bildiren etiket talebinde bulunmalıyız. Bu disiplin bize yeni ufuklar açacaktır. Öncelikle yukarıda sözünü ettiğim devşirme toplumun artışını durduracak ve orada yer almış pekçok insanımızın tekrar bize dönüşüne vesile olacaktır. Herşeyden önemlisi ise Allah’ın rızası bizimle olacaktır.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Hürriyet gazetesinde yayınlanan haber yazısının ve yorumların tamamını okumak için tıklayınız.
Kaynakça:
1. İbn-i abidin 1.Cilt Taharet babı Sayfa 308-310
2. Cevaplar.org - Ali İhsan Er
3. İslam Fıkhı Ansiklopedisi.Prof.Dr.Vehbe Zuhaylî. cilt5.Batıl ve Fasit Bey bahsi
4. Hürriyet gazetesi web sitesi(20.01.2006)
|
|
| |
|
Haber Puanlama |
|
|
Ortalama Puan: 4.52 Toplam Oy: 75
|
|
|
|
|
|