 |
Site İstastiği |
 |
|
şu ana kadar 67723562 sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: 01/02/2003
|
|
|
 |
| |
Gönderen:huseyin Tarih: 25/09/2007 02:44
ÇOCUKLARIMIZ İÇİN OKULLAR İŞBAŞI YAPTI!...
Editörümüz Dr. Müh. H.K.Büyüközer’in Genel Başkanı olduğu GİMDES(Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği) Okul çocuklarımızın Beslenme ve Okul Kantinleri konusunda bir basın açıklaması yaptı. Bir çok yayın kuruluşunun yayınlarında yer verdikleri bu önemli açıklamayı ziyaretçilerimizin dikkatine sunuyoruz.
Bu basın açıklamasını, bilhassa çocuk velilerimizin, Okul Aile Birliği görevlilerimizin, okul yönetimlerimizin ve Milli Eğitim Bakanlığı birimleri görevlilerimizin sabırla sonuna kadar okumalarını özellikle rica ediyoruz.
Çocuklarımızı beslenmeleri için emanet ettiğimiz okul kantinlerinin kontrolsüz, kalitesiz ve daha da önemlisi, sağlıksız ve inançlarımıza uymayan ürünlerin satıldığı mekânlar haline geldiği herkes tarafından bilinen bir keyfiyet artık.
Okullar açıldı. Çocuklarımızı ve anne-babalarını tatlı bir okul telaşı sardı. Sokaklarda, pazarlarda, dükkanlarda ve evlerde bu tatlı telaş devam ededursun, biz başka bir konuya değinmek istiyoruz:
Çocuklarımızın okul dönemi beslenmelerinde okul kantinlerinin durumuna…
Çocuklarımızı beslenmeleri için emanet ettiğimiz okul kantinlerinin kontrolsüz, kalitesiz ve daha da önemlisi, sağlıksız ve inançlarımıza uymayan ürünlerin satıldığı mekânlar haline geldiği herkes tarafından bilinen bir keyfiyet artık. Biz bu konu hakkında okul yönetimlerine, okul aile birliklerine ve velilere ciddi hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz.
Çocuklarımız bugün gönül dünyamızın çiçekleri, yarın ise ülkemizin geleceğinin teminatıdır. O halde çocuklarımızın okul dönemi beslenmelerine ve bu beslenmede önemli bir konum kazanmış olan okul kantinlerinin durumuna bir bakalım hep birlikte diyoruz.
Okul çocuklarının beslenmesinde şu sağlıklı beslenme ilkeleri geçerlidir.
• Besin çeşitliliğinin sağlanması
• Sağlıklı vücut ağırlığının korunması
• Lif ve selüloz bakımından zengin gıda maddelerinin tüketilmesi
• Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması
• Vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması
Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden olur. Kalp hastalıkları, bazı kanser türleri, allerjik rahatsızlıklar ve osteoporoz (kemik erimesi) gibi pek çok ciddi hastalığın temeli çocuklukta atılır. Bu nedenle çocuklarınız daha küçük yaşlardayken onlara düzenli beslenmeyi öğretmek gerekir. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa, çocuğun gelişim ve zekâ düzeyi ile bağışıklık sistemi de o denli güçlenir.
Hal böyle olunca, abur cubura dikkat etmek gerekecektir.
Ama maalesef bütün çocuklar cips, kraker, çikolata ve şekerlemeleri çok sever. Zaten bunlar da çocuklar için üretilir; ama her konuda olduğu gibi bunların da azı karar, çoğu zarardır. Bu tip yiyeceklerin sıkça ve fazla tüketilmesi iştahı kapattığından, çocuğun beslenmesini ve dolayısıyla sağlığını da kötü yönde etkiler. Abur cubur yiyecekleri sık, zamansız ve fazla tüketen çocuklar genellikle kilo alamazlar ve vücutları dirençsiz kalır. Bu nedenle de sık hastalanırlar.
Yeni beslenme alışkanlıklarından fast-food beslenme kalbe zarar vermektedir.
Çünkü daha çok hazır yiyecek satışı yapılan yerlerde uygulanan yüksek ısıda pişirme tekniği, doğal yağların içeriğinde kimyasal değişiklikler oluşturur. Bu besinler başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına davetiye çıkarır. Bu nedenle uzmanlar “fast-food” olarak adlandırılan beslenme alışkanlığının gençler arasında yaygınlaştığı ve kalp krizi geçirme yaşının da giderek düştüğünü vurguluyor. Kalp krizinin 40 yaşın üzerinde yaygın görüldüğü ifade edilse de, son yıllarda Türkiye genelindeki istatistikler gözden geçirildiğinde kalp krizinin 12’li yaşlara kadar indiği görülür. Son yıllarda 12, 15, 17 yaşlarındaki çocuklarımızın ani kalp krizi sonucunda vefat haberleri konunun ne ölçüde önemli olduğunun göstergesidir.
Bu çerçeveden bakınca, okul kantinlerinin vahim durumuna daha bir dikkat etmek gerekiyor.
Çünkü okul döneminde kantinler çocuklarımızın beslenmesinde çok önemli bir yer tutmakta. Çocuklarımız için fast-food yiyecekler daha cazip olduğu için öğle yemeklerini beğenmeyen çocuklarımız, beslenmek için kantine yönelmekteler. İşte bu noktada risk ve tehlike başlamakta. Şöyle ki:
1. Kantinlerde personel hijyeni son derece kötüdür. Gıda hazırlayan çıplak eller aynı zamanda para alışverişi de yapmaktadır. Bu durumda kantinden alınan besinin besleyici olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Para, binlerce kez el değiştirdiğinden ve binlerce kasaya girip çıktığından tam bir mikroorganizma yuvasıdır. Bundan dolayı para yoluyla hastalık bulaşmasına dikkat edilmelidir.
2. Kantin personelinin belli dönemlerde yapması gereken portör muayeneleri düzenli olarak yapılmamaktadır.
3. Kantin sahasının hijyenik temizliği yetersizdir. Okullarda haşere mücadelesi hizmetleri yapılmadığından, eklembacaklılar ve kemirgenler de çocuklarımız gibi beslenmek için kantine gelmekte, ihtiyaçları olan gıdaları fazlasıyla burada bulmakta ve beslenmelerinin akabinde tekrar yuvalarına dönmektedir. Mevcut haşerelerin taşımış olduğu mikroorganizmalar böylece kantinin her yerine ve tabiî ki çocuklarımızın tükettiği besin maddelerine de bulaşmaktadır.
4. Okul kantinlerindeki soğuk hava dolaplarının durumu da iç karartıcıdır. Gıda zehirlenmelerinde gıda kaynaklı etkenlerde en büyük faktör kantin buzdolabıdır. Kantin yetkilisi buzdolabını kullanmayı bilmemekte, soğukluk etkisini ölçememekte ve ürünleri gelişi güzel yerleştirmektedir. Buzdolabı, yapısı gereği belirli miktarda gıda maddesini soğutabilmektedir, bu kapasite belirlenmiştir. Bu kapasitenin yükselmesi durumunda soğutma etkisi azalmakta, dolap içinde kızışma olmaktadır. Yine buzdolabı kullanımlarında kaplanma ve buzlanma yapan serpantinler hiçbir zaman soğutma işlemi yapmazlar. Buz kitlesi görülmesinin en büyük sebebi dolabın hava alması veya dolap kapaklarının açık kalması veya kapasitesinden fazla ürün konulmasıdır. Bundan dolayı ürünler bozulmaktadır. Bir de bazı kantinlerde iktisat olsun diye hafta sonları buzdolapları kapatılmakta, bu şekilde çok büyük risklere davetiye çıkarılmaktadır.
5. Okullarda meydana gelen zehirlenmelerin bir çoğunun kimyasal kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bunların en büyük sebebi kullanılan temizlik kimyasallarının gıda maddeleri ile aynı ortamda bulundurulması veya kantin yetkilerinin hiçbir eğitim ve tecrübeleri olmaksızın kendi başlarına kantin bölgelerini ilaçlamalarıdır. Bu, gıda zehirlenmesinde ciddi bir unsur teşkil etmektedir.
Okul kantinlerinin bu iç karartıcı durumu göz önünde bulundurularak, okulların açılmasıyla birlikte yetkililer kantinleri sıkı bir denetime tâbî tutmalıdır. Her şeyden önce, okul kantinleri için ciddi bir yönetmelik ve fiziki şartlar prosedürü hazırlanmalıdır. Bu konuda veliler ve okul yöneticileri ortaklaşa bir kampanya başlatmalı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na durum ciddi bir talep olarak iletilmelidir.
Çocukları tehdit eden bir diğer tehlike de “obezite”dir.
Yapılan araştırmalar, okul çağındaki her on çocuktan ikisinin obez olduğunu göstermektedir. Bu durumda ailelere düşen önemli bir görev, çocuklarını yüksek kalorili yiyeceklerden uzak tutması ve spora yönlendirmesidir. Çünkü obezite çocukluk çağında başlamaktadır ve yeterli önlem alınmazsa bu çocukların büyük bir bölümü özellikle ergenlik çağında obez olmaktadır.
Obezite için çocukluk çağında önlem alınmalı, çocukların hayatına hareket ve spor sokulmalı, obezite ile hangi yaşta karşılaşılırsa karşılaşılsın, mutlaka tedavi edilmelidir.
Çocuğun beslenmesiyle ilgili neler yapabilirsiniz?
Öncelikle çocuğunuza anne-baba olarak siz iyi örnek olmalısınız. Babası televizyon karşısında cips yiyen ya da annesi sebzeyi görünce yüzünü buruşturan bir çocuktan aksi davranışları beklemek mümkün değildir. Eve cips, çikolata, kolalı içecekler, hazır meyve suları gibi besinleri almayın. Çocuğunuzu bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmayın. Israr ederse onunla oturup bu tür besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatın, ama sakın korkutmayın.
Çocuğunuzun zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı gelişmeleri için düzenli süt tüketmelerine dikkat etmelisiniz. Zengin bir vitamin ve benzersiz kalsiyum kaynağı olan süt, çocukların özellikle gelişim çağında mutlaka düzenli ve yeterli miktarda tüketmesi gereken bir besin maddesidir.
Çocukların sağlıklı beslenmesi ve bunun için yeterince süt içmelerinin sağlanması da, yeni eğitim öğretim dönemi başlarken daha da önem kazanıyor. Sağlıklı gelişme için beslenme çantasına her gün konulacak bir kutu süt, çocukların gerek sağlığında, gerekse okuldaki başarısında etkili olacaktır.
Yapılan araştırmalar, Türkiye’deki okul çağı çocuklarının beslenme alışkanlıklarına ilişkin kaygı verici bir tablo ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, okul çağındaki çocukların yüzde 60 ila 85’i kahvaltı etmiyor. Yüzde 25 ila 43’ü ise sokak satıcılarından alışveriş yapıyor. Süt ve ayran tüketimi ise yüzde 15 ila 25 civarında kalıyor. Bunların yerine, hiçbir besin değeri olmayan kola, renkli/renksiz gazoz türü içeceklerin tüketimi büyük oranlar oluşturuyor. Bu da özellikle ilköğretim öğrencilerinin önemli bir kısmının yetersiz beslenmesi anlamına geliyor.
Türkiye’de yetersiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarından ötürü, çocuklarımız sağlıksız gelişiyor ve bodur kalıyor. Bu sorunu aşmak için çocuğa erken yaşlarda yeterli süt tüketim alışkanlığını kazandırmak gerekir. Çünkü, çocuğun sağlıklı beden ve zihin gelişimi açısından son derece önemli bir yere sahip olan kalsiyum hiçbir besinde sütte olduğu kadar yüksek oranda bulunmuyor.
Okul Kantinlerinde Sağlıksız Beslenme
Yapılan bir araştırmaya göre, sadece İstanbul’daki okullarda kantin bulunma oranı ilköğretimde yüzde 98.3, liselerde ise yüzde 100. Buna rağmen, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının okul kantinleriyle ilgili herhangi bir yönetmeliği yok. Oysa, her yıl birçok okul kantininde satılan yiyecekler yüzünden öğrenciler zehirleniyor, satılan ürünler sağlıksız beslenmelerine neden oluyor.
Ayrıca, çocuklarda gözlenen obezite, dişlerde çürük ve gelişme geriliğini bu kantinlerde satılan yiyecek ve içecekler tetikliyor.
Okul kantinlerini işletme veya ihale ile kiraya verme yetkisi, okul aile birliklerinin elinde. Kantinlerin denetimi ise okul yöneticilerine bırakılmış. İşletmesi ihaleyle verilen kantinlerden elde edilen net kira gelirinin yüzde 80’i okul aile birliğine, yüzde 10’u ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidiyor. Kalan yüzde 10 ise İl Milli Eğitim Müdürlüğüne veriliyor. Bu durumda okul kantinlerini işleten bütün bu kurumlar, öğrencilerin sağlıksız beslenmelerinin müsebbipleri haline gelmiş oluyorlar. Bu yüzden okul kantinlerinin gıda mevzuatı kapsamına alınması gerekmektedir ve bunun hemen yapılması elzemdir. Artık okul kantinlerinde kolalı ve gazlı içeceklerin, yüksek oranda şeker ve yağ, özellikle trans yağ içeren yiyeceklerin satılması yasaklanmalıdır.
Beslenme Çantası Kampanyası
Veliler, eskiden olduğu gibi “beslenme çantaları” uygulamasına yeniden başlamalıdır. Çocuklarının sağlığı için veliler bu çözüme canla başla sarılmalı ve çocuklarına da bu çözümün sağlıkları için gerekli olduğu anlatılmalıdır. Sağlıksız beslenmeye karşı gözbebeklerimiz çocuklarımızı korumak öncelikli olarak bizim görevimiz olmalıdır. Okul aile birliklerinde güç birliği yaparak bu kampanyayı yaygınlaştıralım.
“Beslenme Çantası Kampanyası” çocuklarımızın geleceğini kurtaracak çok önemli bir adımdır.
Okul Sütü Programı Yeniden Başlatılmalı
Okul Sütü programlarının yeniden ve kalıcı olarak başlatılmasını Devlet acilen uygulamaya koymalıdır. Anneler ve babalar kadar, okul yönetimleri ve en az sekiz yıl okulla gitmeyi mecbur tutan Devlet de onların sağlıklı gelişmelerinden sorumludur.
Sağlıksız beslenmeye karşı tedbirlerin artırılması gerekir. Okul kantinlerinde hazır yiyecekler satılmamalı, içecek otomatlarında kola, gazoz gibi asitli ve kilo yapan içecekler bulundurulmamalıdır. Otomatlarda yalnızca su, yağ oranı düşük süt gibi sağlıklı içecekler verilmelidir. Yapay renklendirici, aroma, tatlandırıcı ve kafein içeren yiyecek ve içeceklerin okullarda satışı yasaklanmalıdır. Yine, okul kantinlerinde şeker, colalı ve meyveli gazozlar, cips ve sakız gibi ürünler yerine, tuzsuz fındık, kuru ve yaş meyve, maden suyu ve hafif yemek türleri dışında yiyecek satılmamalıdır.
Gerçekleri yansıtmayan aşırı abartılı reklâmların yönlendirmesi, bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, yeni şeylere karşı hayranlık ve kamu kurumlarının halkı doğru bilgilendirmede gösterdiği acziyet, ister fakir ister zengin muhitlerde olsun, kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına sebep olmuştur. Kola ve renkli/renksiz gazozlar artık çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği haline gelmiştir. Sofraya oturulunca bardaklara su yerine kola, gazoz türü içecekler dolduruluyor. Aileler bu tür alışkanlıklarından vazgeçme kararlılığını göstererek çocuklarının ve böylece de ülkenin geleceğinin çürütülmesini önlemelidirler.
Peki, bu gelişigüzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünmüyoruz?
LÜTFEN ÇOCUKLARINIZI KORUYUN!
Çocuğunuza verebileceğiniz en büyük zarar, onu devamlı bir kola ve gazoz içicisi, kola ve gazoz bağımlısı yapmanızdır. Bu kötü alışkanlıktan onu korumanızın en sağlam yolu ise evinize kola ve gazlı içecekler sokmamaktır. Renkli içecekler, her gün alınan, yemek masasının devamlı içeceği olmamalıdır. Bazılarının yaptığı gibi, buz gibi kolayı kafaya diktikten sonra çocuğuna “aman yavrum sen içme” diyenlerden de olmamalısınız. Unutmayın, evde çocuk varsa sofranızda devamlı bulunması gereken tek içecek; su ve süt olmalıdır.
Dünyanın en yararlı içeceği olan sütten korkmayın! Yaşlandıkça insanların kalsiyum ve D vitaminine olan ihtiyacı artar, bu nedenle süt, yalnız çocukların değil, erişkinlerin de ihtiyacıdır. Bundan ötürü Devletin, köylüden soframıza gelirken üç misli kârla satılan sütün halka daha düşük fiyatla ulaşması için gerekli tedbirleri alması lazımdır.
Öncelikle bilerek veya bilmeyerek yapmaya devam ettiğimiz ve bize dayatılmış “Sağlıksız Yaşam Tarzı”nın bir uzantısı olan “Sağlıksız Beslenme” alışkanlıklarımızı okullarımızda ve evlerimizde artık terketmeliyiz.
Zararlı, tehlikeli ve dinen mahzurlu olabilen çeşitli kimyasal katkı maddeli hazır gıdalar yerine, evlerimiz ve okul kantinlerimiz yeni bir gıda diyet formatına döndürülmelidir. Yaş meyve ve bunların taze sıkılmış meyve sularından, yurdumuzda bol miktarda yetişen ceviz, fındık, fıstık gibi kuru yemişlerden, süt, ayran, peynir, zeytin, kepekli, yulaflı unlardan yapılmış ekmeklerden oluşan bir diyet formatının çocuklarımızın “Sağlıklı Beslenme”sine uygun bir format olduğunu düşünüyoruz.
Sizler de bizim gibi düşünüyorsanız, okul yönetimlerinizle, öğretmenlerinizle, okul aile birliklerinizle görüşerek, Milli Eğitim Bakanlığına ve bizzat Bakana ulaşarak bu isteklerinizi bildirip uygulamaya sokmaya çalışınız.
Unutmayınız!
SAĞLAM KAFA VE SAĞLAM YÜREK, SAĞLAM VÜCUTTA BULUNUR. SAĞLAM VÜCUTLA YETİŞEN NESİLLER, BU ÜLKENİN GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR.
GİMDES
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri
Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği
|
|
| |
 |
Haber Puanlama |
 |
|
Ortalama Puan: 4.73 Toplam Oy: 49

|
|
|
 |
|
|