Gıda Raporu
Ekibi olarak, Sanayi, Tarım ve Sağlık Bakanlarına hitaben, Genel Yayın
Yönetmenimiz Hüseyin Kami Büyüközer adına gönderdiğimiz yazının metni:
Muhterem Bakanım,
Bendeniz, 1986 yılında ilk baskısı
yapılan ve bugünlerde altıncı baskısına hazırladığım “Gıda Raporu -
Yediklerimiz, İçtiklerimiz Helal mı, Haram mı?” kitabının yazarıyım. Gıda, ilaç
ve kozmetik ürünlerinin muhteviyatını esas alan çalışmalarda yoğunlaştım.
Bu çalışmalarım sonucunda gördüm
ki, ülkemizde maalesef gerek gıda sanayii, gerek ilaç sanayii ve gerekse
kozmetik sanayiinde ciddi bir kirlenmişlik var. Bu kirlenmişlik, üretilen
mamüllerin gerek hammaddesi temin edilirken, gerekse üretim biçimi, kullanılan
katkı maddeleri ve sâir aşamalarda vahim boyutlarda kendisini göstermektedir.
Şunu da dikkat nazarından kaçırmamak lazım ki, bu kirlenmişliğin başlıca sebepleri, bir
yandan müslüman tüketicilerin bilgisizliği, ilgisizliği ve çaresizliği, bir yandan sermayenin sadece cebini düşünmeyi ön planda tutması iken, bunlardan da öte bir sebep olarak da devletin çarpık bir laiklik anlayışı sergilemesidir.
Bu son hususa biraz vurgu yapmak
istiyorum: İlgili Bakanlıkların tespitle ilân ettikleri gerek ilaç ve kozmetik
kodeksleri, gerekse gıda kodeksi, maalesef toplumun inancı dikkate alınarak
tanzim edilmemiştir. Takdir edersiniz ki, üretilen gıda mamüllerini kullanacak
olan da, ilaç veya kozmetik ürünleri ile ihtiyaçlarını giderecek olan da
toplumun büyük ekseriyetini oluşturan Müslümanlardır. Bu sebepten, üretimin her
aşamasında, en azından Müslüman insanın tüketeceği ürünler için o insanın inancı
ile bağdaşmayan bir hammadde ya da üretim biçimi kullanılmamalıdır. Halbuki,
ekte sunduğum katkı maddeleri listesinde görebileceğiniz üzere, bazı katkı
maddeleri domuz, sığır, davar, köpek, eşek, at, bit, insan saçı vs. olarak,
hayvani kökenli olduğu gibi, büyük bir kısmı hem hayvani kökenli, hem bitkisel
kökenli, hem de sentetik olabilmekte. Bazı katkı maddeleri de hem alkolde
eritilerek sıvı halde, hem de toz veya granül olarak kullanılmaktadır. Yine bu
katkı maddelerinin temin edilme yeri ve biçimi de önemlidir. Sığırdan elde
edilen bir katkı maddesi dahi olsa, nereden elde edildiğine bakmak lazımdır.
Mesela Çin’den ya da Hollanda’dan ithal edilen bir katkı maddesi için, kökeni
domuz değil de sığır dahi olsa, kesim ve imal biçimi müslümanın inancı açısından
önemlidir.
Gıda sektörüne ilişkin olarak 1995
ve 1997 yıllarında yayımlanan yönetmeliklerde, ürünlerde kullanılan katkı
maddeleri hayvan kökenli ise içindekiler kısmında hayvanın cinsinin yazılması
şart koşuluyordu. Her ne kadar bu bile yeterli değil idiyse de, en azından
tüketici için somut bir veri teşkil ediyordu. Ancak, 2002 yılında yayımlanan bir
tebliğ ile bu şart kaldırılmıştır. Böylece, Müslüman toplum, içinde ne olduğunu
bilmediği gıda ürünleriyle baş başa bırakılmıştır.
Dünya üzerinde bir avuç denecek
kadar az bir nüfusa sahip Yahudi toplumu, başta Amerika ve AB ülkeleri olmak
üzere pek çok ülkede inançlarına uyan ilaç, gıda ve kozmetik ürünlerine ”Kosher”
damgası vurdurmayı başardığı ve bu mamüllerin üretilmesinde Yahudi inancına
aykırılık gibi bir sahtekârlık yapılmasına karşı ceza yasaları çıkartabildiği
halde, dünyanın dört bir tarafında yaklaşık 1.5 milyar nüfusa sahip müslümanlar,
maalesef kendi vatan topraklarında dahi bu hakka sahip olamamaktadır. Maalesef
ülkemizin hali de bu bakımdan iç karartıcı bir durumdadır. Devlete taban teşkil
eden bir vatandaş ve iktisadi hayatın idamesi için gerekli kaynakların başında
yer alan vergi gelirleri bakımından da bir mükellef olarak, her halde
yediği-içtiği gıda mamüllerinin de toplumun inanç ve fıtrat değerlerine uygun
olarak üretilmesi, bu toplumun en tabiî ve insani hakkı olsa gerektir.
Şimdi, ben bir müslüman olarak,
yıllar boyu gasbedilmiş bu hakkımı siz muhterem Bakanımdan talep ediyorum. Bu
hususta yapılması gereken pek çok çalışma vardır elbette. Ancak, Her ürün için,
ürünün üzerinde ya da beraberinde yer alacak bir “Ürün Beyannamesi” şart
koşulmalı ve bu beyannamede asgari olarak şu hususlar yer almalıdır:
1. Bütün gıda, ilaç ve kozmetik
ürünlerinde, kullanılan katkı maddelerinin tamamı -eser miktarda da olsa-
etiketin içindekiler kısmında belirtilmelidir.
2. Hayvani kökenli katkı
maddelerinin hayvan ismi ve hangi ülkeden, hangi usûllerle temin edildiği, temin
edilen ülkelerde o maddenin nasıl bir işlemle elde edildiği mutlaka
belirtilmelidir.
3. Katkı maddesi alkolde muamele
edilmişse belirtilmelidir.
4. Yönetmelikte bulunan “%1.2 ve
daha az etilalkol bulunması halinde etikette belirtilmesi mecburi değildir”
ifadesi kaldırılmalı, alkol miktarı ne olursa olsun, mutlaka belirtilmelidir.
5. Özel (Tüketici dernekleri gibi) kuruluşlara “Helal Sertifika” tanzim etme izni verilmelidir.
6. Bu hususta ayrıntılı ve etkin
yaptırımlara sahip bir mevzuat hazırlanmalıdır.
7. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın
uhdesinde bulunan “Tüketicileri Koruma Kanunu” kapsamına ilaç, kozmetik ve gıda
ürünleri de alınmalı; ilaç, gıda ve kozmetik ürünleri Sağlık, Tarım ve Sanayi
Bakanlıkları ile Tüketici Derneklerinin oluşturacağı müşterek bir komite
tarafından kontrol ve denetim altında tutulmalıdır.
Emir ve bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla
Yard. Doç. Dr.
Hüseyin Kâmi Büyüközer
e-mail: hbuyukozer@hotmail.com
URL: www.gidaraporu.com
Not: Bu yazım ilgili
üç Bakanlığın Muhterem Bakanlarına gönderilmiştir.